Welcome to our book review site go-pdf.online!

You may have to Search all our reviewed books and magazines, click the sign up button below to create a free account.

Sign up

Gökalp
  • Language: tr
  • Pages: 174

Gökalp

  • Type: Book
  • -
  • Published: 2009-07-20
  • -
  • Publisher: Serdar Temel

Ergenliğinde intihar etmiş, yüksek tahsil yapmamış buna rağmen üniversitede profesör olmuş, koca bir imparatorluğu yöneten siyasi gücün sözcülüğünü yapmış, mutsuz ölmüş bir adamın öyküsü.

Judaism, Christianity, and Islam in the Course of History: Exchange and Conflicts
  • Language: en
  • Pages: 484

Judaism, Christianity, and Islam in the Course of History: Exchange and Conflicts

Das Verhältnis zwischen Judentum, Christentum und Islam unterlag im Laufe der Geschichte vielfältigen Veränderungen. Welche Konflikte gab es, welche Phasen und Formen von Austausch und Kooperation standen dem gegenüber? Der Band ist das Ergebnis einer Tagung aus dem Jahr 2009. Wissenschaftler aus sechs Ländern präsentieren nun die Ergebnisse. Die Sektionen behandeln die "Gegenseitige Wahrnehmung vor dem 1. Weltkrieg", "Kultur, Bildung, Fremdwahrnehmung" seit 1945, "Austausch und Konflikte" von der Frühen Neuzeit bis ins 20. Jahrhundert, das "Rechtsverständnis", "Recht und Wirtschaft", die "Religionsgelehrsamkeit" sowie "gesellschaftliche Integration und Bewahrung der Identität". Mit...

Yıldız Zamanı
  • Language: tr
  • Pages: 107

Yıldız Zamanı

Okuldan çıkmış, babamın yanına gidiyordum. Okul çıkışlarında genelde böyle yapardım. Sonra da konuşa konuşa eve dönerdik babamla. Gidiş yolu ile dönüş yolu, kesinlikle aynı uzunlukta değillerdi benim için. Bu zaman yanılgısının sebebi insanın içsel saatiymiş, yıllar sonra öğrendim. Babam, benim içsel saatimin de ustasıydı. Yaklaşık kırk beş sene saatçilik yaptı. Mahalleli tarafından sevilen sayılan, babacan tavırlı, az konuşan ama çok şey anlatan koca yürekli bir insandı. Zamanın ileri gittiğini düşünenlere “çocuk” der, zamanın bizi sonumuza yaklaştıran bir geri sayaç olduğunu fark edenlerle de karşılıklı oturur çay içerdi. Dijital saatler ve akıllı bileklikler, babamın en büyük düşmanlarıydı. Saatin sadece akrep ve yelkovandan oluşması gerektiğini; adım saymanın, mesaj göstermenin ya da nabız ölçmenin saatin görevi olmadığını söylerdi. Mesleğinin gözünün önünde yok oluşunu izlemek onu içten içe üzerdi ama belli etmezdi. Hüznünü iyi saklardı zaman ustası.

Türk Milliyetçiliğinin Doğuşu ve Ziya Gökalp
  • Language: tr
  • Pages: 174

Türk Milliyetçiliğinin Doğuşu ve Ziya Gökalp

Ziya Gökalp Diyor ki: *...Türkiye'de vatan için en zararlı adamlar medrese yahut mekteplerden nasip alanlardır. Türkiye'de medrese ve mektep, terbiye ettiği fertlerin ahlak ve seciyesini bozuyor. *Bütün hayatlarında kuvvetli bir seciye gösteren insanlar, umumiyetle çocukluklarında dinî terbiye alanlardır. Çocukluklarında dinî terbiye almayanlar, ölünceye kadar kişiliksiz kalmaya mahkûmdurlar. *Yaptığım incelemelerden çıkan sonuçlara göre birçok yerde Türkmen aşiretleri Kürtleşmiştir. Mesela Diyarbakır Karacadağ'da yaşayan Türkân/Terkân aşireti Oğuz ilinin Beğdili aşiretine mensup olup hâlis Türk olduklarını bilirler; fakat Türkçeyi unutmuşl...

FIRKA NEDİR?
  • Language: tr
  • Pages: 135

FIRKA NEDİR?

Ziya Gökalp devrimlerin ancak fırkaların/partilerin siyasal hayatta yer alması ve bunların çalışmaları ile mümkün olabileceğine inandığı için yeni Türk devletinin kuruluşuna giderken partiler için yol gösterici yazıları ile yararlı olmaya yol göstermeye çalışmıştır. Özellikle de Halk Fırka'sının/Halk Partisi'nin kuruluş felsefesinde damgasını görmekteyiz.

Bir Sorunsal Olarak Abdullah Cevdet, Ziya Gökalp ve Erol Güngör’de Batılılaşma
  • Language: tr
  • Pages: 136

Bir Sorunsal Olarak Abdullah Cevdet, Ziya Gökalp ve Erol Güngör’de Batılılaşma

  • Categories: Law

Türkiye'nin özellikle son birkaç yüzyıllık dönemi, Batılılaşma hareketleri kapsamında, daha önce benzeri görülmemiş bir hızda artış göstermiş bir döneme karşılık gelmektedir. Osmanlı Devleti'nin yıkılış döneminde reform anlayışıyla başlayan süreç, Cumhuriyet dönemiyle inkılap düşüncesine evrilerek devam etmiş olan Batılılaşma arzusu, bugün güncelliğini korumaya devam etmektedir. Ancak henüz kesin bir başarı sağlandığı söylenemez. Bu çalışma Osmanlı'dan Cumhuriyet'e uzanan süreçte Türk sosyal bilimler alanında özgün duruşlara sahip Abdullah Cevdet'in, Ziya Gökalp'in ve Erol Güngör'ün Batılılaşma sorunsalı kapsamındaki...

TÜRKÇÜLÜĞÜN ESASLARI
  • Language: tr
  • Pages: 143

TÜRKÇÜLÜĞÜN ESASLARI

Türkçülüğün Esasları Ziya Gökalp'ın uzun araştırmalar ve incelemelere dayanan çalışmalarının sonucu olarak ümmet kültüründen millet kültürüne geçişte ortaya koyduğu ve bilimsel esaslara dayalı görüşlerinin topladığı eseridir. Ziya Gökalp bir filozof ve sosyolog olarak Türk milletinin ruhunu karakterini kimliğini tarih içinden bulup çıkararak kendi özüne dönmesini ihtar etmiştir. Türkçülüğün Esasları Osmanlı İmparatorluğu'nun dağılmasıyla birlikte bütün iradesini kaybeden ve verdiği bağımsızlık savasıyla da tarih sahnesinde varlığını tekrar ispat eden Türk milletinin gelecekte izleyeceği siyasal ekonomik sosyolojik ve felsefi programın adıdır.

Şarkılarla şiirlerle türkülerle ve tarihi örneklerle adlarımız
  • Language: tr
  • Pages: 520

Şarkılarla şiirlerle türkülerle ve tarihi örneklerle adlarımız

  • Type: Book
  • -
  • Published: 1992
  • -
  • Publisher: Unknown

None

Hatırladığım Sonbahar
  • Language: tr
  • Pages: 123

Hatırladığım Sonbahar

İncinin oluşma hikayesi aslında istiridyenin kendini korumaya çalışması sonucu ortaya çıkar. Kabuklarının arasından içine giren bir kum tanesini istiridye yabancı madde olarak algılar. İstiridye kendini korumak için kum tanesini sedef mineraliyle sarmaya başlar. Zaman geçtikçe kum tanesi değerli ve parlak bir taşa dönüşür. Yani inciye… Bu durum insanlar için de böyledir aslında, içlerinin derinlerinde tuttukları şeyler zamanla inciye dönüşür. Bu bazen yaşanması mümkünken yaşayamadığımız anılardır, bazen gerçekleşmesinin imkansız olduğu bir hayal…İçimizde kalmaya, kaldıkça da değerlenmeye devam eder. Ne kadar özel ve kıymetli olduğunu biliriz ama ulaşamayacağımız kadar derinimizde olduğunu da biliriz. O yüzden sadece saklarız, istiridyenin sakladığı gibi…