You may have to Search all our reviewed books and magazines, click the sign up button below to create a free account.
Beklemek sıkıcıdır... “Bir gün mutlaka gelecek!” umuduyla annenizi veya babanızı yıllarca beklediniz mi? Oysa biz bekledik! Yetiştirme yurduna terk edilen kardeşlerim ve ben, her an, anne ve babamızın kapıdan girip bizleri evimize götürmesini bekledik. Zorlu bir süreç... Yalnızlık girdabında atılan kulaçlar... Ufukta liman özlemi... Peki, yetiştirme yurduna terk edilmiş çocuklarla kardeş gibi bir arada büyüyüp, sonrasında yapayalnız kalmanın ne demek olduğunu bilir misiniz? Bir düşünün... Yalnızlık, insana hep kızdığı anne ve babasını buldurabilir. Evet, belki de hiçbir terk edilmiş çocuğun yapmayacağı bir şeyi yaptım. Annemi ve babamı buldum. Üstelik onlara “Beni neden terk ettiniz?” sorusunu sormadım. Yetiştirilmiş Hayatlar, yetiştirme yurdunda yaşamış çocukların gerçek hikâyesini anlatıyor... [Nesil Yayınları]
This volume provides an overview of the landscape of mediated female agencies and subjectivities in the last decade. In three sections, the book covers the films of women directors, television shows featuring women in lead roles, and the representational struggles of women in cultural context, with a special focus on changes in the transformative power of narratives and images across genres and platforms. This collection derives from the editors’ multi-year experiences as scholars and practitioners in the field of film and television. It is an effort that aims to describe and understand female agencies and subjectivities across screen narratives, gather scholars from around the world to generate timely discussions, and inspire fellow researchers and practitioners of film and television.
None
Konya'nın XX. yüzyıl başlarına ait mahkeme kayıtlarını ihtiva eden Kadı Sicillerinde dikkat çeken en önemli hususlardan biri Ermenilerle ilgili kararlardır. Bu durum Ermeni tehcirinden sonra Konya' da Ermenilerin mevcudiyeti ile Müslümanlar gibi hukuki haklara sahip olduklarına delil teşkil etmektedir.
Bağımsızlık, hürriyet, milliyetçilik, millî kimlik gibi konuların konuşulmasının dahi yasak olduğu Sovyetler Birliği’nde buna aykırı hareket eden aydınlar yok edilmiştir. 1937-1939 yılları arasında iyice yoğunlaşan imha siyaseti sonucu Türk dünyasına mensup çok sayıda edebiyatçı öldürülmüştür. “Pantürkist”, “panislamist”, “karşı devrimci”, “rejim muhalifi”, “milliyetçi”, “halk düşmanı” gibi suçlamalarla kurşuna dizilenlerin sayısı kesin olarak bilinememektedir. Kızıl kırgın kurbanlarının eş ve çocukları da “rejim düşmanın akrabası” oldukları gerekçesiyle benzer cezalara çarptırılmıştır. Sovyet id...
An assessment of Turkey's wartime diplomacy and its role in preserving the nascent Turkish state.
Turkey; politics and government; 20th century; Exiles.
This volume covers approaches concerning the relationship between innovation in cinema and the politics of filmmaking in new cinema practices in Turkey. The contributors focus on historiography, genres, mainstream and art cinema production, and transnational cinema, as well as changing narratives and identities. The new cinema movement in Turkey is here analysed from perspectives of new technologies, new production and distribution structures, the impact of film training, the televisual industry, new actors in commercial and art cinema, as well as the impact of the film festival circuit. Additionally, recurring themes of memory, trauma, and identity are dealt with from multidisciplinary angles. The volume covers in depth analyses of the internationally renowned filmmakers Nuri Bilge Ceylan, Fatih Akın, Semih Kaplanoğlu, Reha Erdem, Zeki Demirkubuz, Yeşim Ustaoğlu and Derviş Zaim. A timely study on the centenary of Turkish cinema in 2014, students of Middle Eastern Studies, Film Studies, Cultural Studies, Urban Studies, Gender Studies, and Identity Studies will find this volume extremely relevant to their work.
Dünyada varoluşumun bu kadar sorunlu olacağını hiç tahmin etmezdim. Yirmi yaşında, kalıbı, rotası, adı gayet belli bir hayata yazılıydım. Otuz yaşına geldiğimdeyse, bin kapıdan kışlanmış bir tavuk kadar şaşkındım. Ne bir rotam, ne kalıbım, ne de adım kalmıştı artık. Bildiğim, öğrendiğim hiçbir şeyden emin değildim. Musahhih Yusuf otuzlu yaşlarında işinden olmuş, yoksul bir hayat sürmektedir. Cebinde tabancası, yüreğinde isyan duygusuyla, artık tükettiği büyükşehri terk ederek kapağı Diyarbakır trenine, bir yük vagonuna atar… Ona bu yolculukta, gözünün bir yerden ısırdığı “Şair” eşlik edecektir. Böylece Yusuf için uz...