You may have to Search all our reviewed books and magazines, click the sign up button below to create a free account.
This book examines how individuals and groups within particular political parties in Turkey gain influence and control over party resources and decision-making; and, relatedly, to examine party relationships with non-party actors--particularly social groups and identities - to study how parties, and groups within parties, interact with, gain strength from, and compete with non-party players in their quest for control over local and national political landscapes.
In this major contribution to Muslim intellectual history, Andrew Hammond offers a vital reappraisal of the role of Late Ottoman Turkish scholars in shaping modern Islamic thought. Focusing on a poet, a sheikh and his deputy, Hammond re-evaluates the lives and legacies of three key figures who chose exile in Egypt as radical secular forces seized power in republican Turkey: Mehmed Akif, Mustafa Sabri and Zahid Kevseri. Examining a period when these scholars faced the dual challenge of non-conformist trends in Islam and Western science and philosophy, Hammond argues that these men, alongside Said Nursi who remained in Turkey, were the last bearers of the Ottoman Islamic tradition. Utilising both Arabic and Turkish sources, he transcends disciplinary conventions that divide histories along ethnic, linguistic and national lines, highlighting continuities across geographies and eras. Through this lens, Hammond is able to observe the long-neglected but lasting impact that these Late Ottoman thinkers had upon Turkish and Arab Islamist ideology.
Also available as "World Biographical Index" Online and on CD-ROM
Bu çalışmada, 1930 döneminde Gazi Mustafa Kemal’in teşvikiyle kurulan Serbest Cumhuriyet Fırkası’nın (SCF) İstanbul teşkilatı ve fırkanın Gayrimüslimlerle ilişkileri incelenmiştir. SCF’nin kuruluşu Türk siyasi hayatı, SCF kendinden sonraki siyasete yön vermesi açısından önemli bir yere sahipti. SCF yaşadığı kısa süre içerisinde İstanbul’un her semtinde teşkilat kurup 1930 seçimlerine de katılmıştı. İstanbul başta olmak üzere teşkilatlandığı illerde yoğun ilgiyle karşılanmıştı. 1930 seçimlerinde birçok engelle karşılaşmasına rağmen seçimlerde büyük başarı göstermişti. Cumhuriyet’in kuruluşundan sonra tek fırka döneminde Gayrimüslimler kendilerini sürekli baskı altında hissetmişlerdi. SCF’nin Gayrimüslimlerden de seçimlerde aday göstermesi, onların bu fırkaya ilgi göstermelerinin başlıca nedenlerinden biri olmuştur. Gayrimüslimler seçimlerde büyük çoğunlukla SCF lehine propaganda yapıp oy kullanmışlardı. SCF’nin bu teşvikinden sonraki yıllarda Gayrimüslimlerin siyasete daha etkin katıldıkları öne sürülmüştü.
Toplumsal değişmemizin yörüngesi, yeni bir yol ayrımına varmış görünüyor. Fakat sosyal bilimlerimizde anlamlı bir atılım yok. Sanırım, siyasal erkin hangi yola yöneleceği bekleniyor, daha önceleri de olduğu gibi. Biraz erkence davranmaya çalıştığım bu kez, bazı konular eylem içinde tartışılamadığı için. Bu denemeyle, herhangi bir kuram önermiyor, sadece, belli başlı kuramların bir değerlendirmesini yapmaya çalışıyorum. Şu genel soruyla: "Doğru bildiklerimizin geçerli olduğuna nasıl güvenebiliriz?" Düzensiz ve dengesiz bir değişme sürecinin doğurduğu sorunları yol açtığı karşıt ideolojiler şüphesiz ki bugünden yarına ortadan k...
"Gürsel Aytaç, birikimini yalnızca akademik çerçevede değerlendirmeyip, onu çeşiti yayın organlarında yayınladığı inceleme-deneme türü yazıları, kitapları ve çevirileri aracılığıyla kitlelere aktarmak isteyen bir bilim adamı. Onun nesnel, bilimsel ölçütler çerçevesinde hazırlanmış ve geniş bir ilgi yelpazesi sergileyen bu kitabı, yazın araştırmaları alanında bir boşluğu dolduruyor." (Yıldız Ecevit: Cumhuriyet Kitap 16.3.1990) "Edebiyat Yazıları'nın yaklaşımı, bilimsel ve çözümleyici; dili okuyucuyu saran bir sıcaklıkta. Yapıt, Alman edebiyatı üzerinden Türk edebiyatına ulaşan bir üretken bilimcinin gelişim çizgisinin tanıklığını yapan ürünler yumağı." (Onur Bilge Kula: Milliyet Sanat Dergisi, Nisan 1990)
Kentte doğmuş, kentte yaşamış, on yıldan fazla, Paris gibi bir kültür merkezinin havasını solumuş Charles Ferdinand Ramuz yapıtlarında kırsal kesim insanını, bu insanın doğayla ilişkisini verir. Ailesinin ait olduğu ve çocukluk yıllarının bir bölümünde tadına vardığı kırsal yaşam onun yapıtlarının özünü oluşturur demek de mümkündür. Dağdaki Büyük Korku Fransız İsviçresi'nin Valais yöresindeki köylülerin yaşamlarını dile getirir. Ramuz gerçekçi/dogacı yazarlara özgü bir tutumla Valais yöresinde aylarca kalmış, yaşanan öyküleri yöre insanının ağzından dinlemiş, bu insanların gelenek ve göreneklerini öğrenmiş, öğrendiklerini romanında yansıtmıştır.
'Kriz, kesinlikle eskinin ölmekte olduğu, yeninin ise bir türlü doğamadığı gerçeğinde yakmaktadır; bu çatışma aralığında çok çeşitli ölümcül belirtiler ortaya çıkar' Antonia Gramsci, Prison Notebooks, s. 276 Bu Çalışma on yıl önce gerçekleştirilmişti. Ancak çok çeşitli nedenlerle yayınlanamadı. Sonunda yayınlanıyor. On yıl önce yayınlansaydı daha iyi olurdu. Ne yazık ki, bu gerçekleşemedi. Ülkemizde siyasal bilim alanında Türkçe yayınların azlığı düşünülecek olursa bu on yıllık gecikmeyle de olsa kanımca bu çalışmanın yayınlanması, bu konuyla ilgilenenlere yararlı olacaktır. Bu çalışma Türk siyasal elitin yapısı üz...
"Eğer her şiirinde dolaylı, dolaysız, açık ya da kapalı biçimde; uygun düşsün ya da düşmesin kendini resmeden biri varsa o Leopardi'dir. Leopardi'nin şarkılarıyla ilgili olarak iki önemli tarih 1818 ve 1823'tür. Önemlidirler çünkü Leopardi'nin yaşamında iki dönüm noktasına işaret etmektedirler. Biri Leopardi'nin araştırmacılığı bırakıp şiire başvurduğu yıldır; ikincisi ise Roma'dan döndüğü yıl. Felsefe, ahlak, aşk, zevk, sonsuzluk, v.d. birçok konuda üzerinde düşünüp ürettiği kuramsal düşüncelerinin yer aldığı Zibaldone (sözcük anlamı: Düşünce demeti) bu dönem şiirlerinin temel malzemesini oluştururken, şairin tarihsel pe...
Sorularla İslam Dini ve İslam Tarihi ‘‘Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Ancak tam akıllı kişiler düşünür ve ibret alırlar.’’ Kur'an, Zümer Suresi İslam tarihi, İslam dini tarihinin yani İslam ilmi-hali'nin ayrılmaz bir parçasıdır; ancak, ana kaynaklara dayanılarak, boş inanç ve düzmece öykülerden arınık yazılmış bir İslam tarihi yardımıyla İslam Dini'nin yalın, gerçek ilkeleri anlaşılabilir. Ülkemizde İslamiyet, "Mızraklı ilm-i hâl", "Envâr ül-Âşı kıyn" vb. kitaplardan öğrenilmeye, öğretilmeye çalışıldığı için halk, din adına hurafeler, İslamiyetle ilgisi olmayan şeyler öğrenmekte, din simsarı tarikat şeyhi ta...