You may have to Search all our reviewed books and magazines, click the sign up button below to create a free account.
Yıllar önce yazarlık okulunda kurs verirken, işiten ama konuşamayan bir öğrencim vardı. Çok mutlu ve huzurlu görünüyordu. Onun duygu ve düşünce dünyasını çok merak ettim. Bana anlatmasını istediğimde "Hocam, yaşamanız lazım." dedi hep. Üstelik konuşamamayı bir üstünlük sayıyordu. Ben de onun duygu ve düşünce dünyasını anlayabilmek için 17 gün boyunca hiç konuşmadan hayatımda bir değişiklik yapmadan yaşadım ve yaşadıklarımı yazdım.
Sade Kahve, bir aşk hikayesi; hiçbir ideolojik ve siyasi içeriği olmayan ve kendimi sorgulamak için yazdığım, bu zamana kadar hiçbir yaynevine göndermediğim bir kitap. Şair, üvey anne elinde büyüyen, çok ani değişimleri olan uçarı bir kadının "para mı aşk mı?" sorusuna cevap arayan hikayesi... Kitabın içinde çok güzel şiirler de var. Bu kitabı şimdi almasanız bile filme çekilince almak zorunda kalabilirsiniz:)
1994-95 eğitim yılında Çeçenistan'da öğretmen olarak sıcak bir savaşa maruz kaldım ve savaşa tanık oldum. Savaş sonunda geçirdiğim travma nedeniyle ilaç kullandım ve sonunda yazar olmak zorunda kaldım. Bu kitapta savaş hatıralarımı ve nasıl ve neden yazar olduğumu anlattım.
15 Temmuz darbe girişiminden sonra yaşadıklarımı günlük formunda bir postmodern roman olarak yazdım. Darbe girişiminden sonra hayatımda neler değişti, hangi psikoloji ile Türkiye'de yaşadım, akrabalarım, arkadaşlarım ve çevremdekiler nasıl davrandı? Başka bir ülkeye gitmeye nasıl ve neden karar verdim? Gittiğim ülkede neler yaşadım? Bu kitapta kendimi ve düşüncelerimi sorguladım. Yaşadığım paradoksları, çelişkileri, düşünce ve duygu değişimlerini yazdım. Yeni ülkemde kurduğum yeni hayat ve yeni ilişkilere dair her şeyi hiçbir sansür uygulamadan anlattım. Bu kitabı veya günlükleri aslında yayınlamak için yazmadım. Yayınlamanın da be...
Şeytanın Çağrısı; benim için yeni bir roman ve kendi sınırlarımı ölçme ve genişletme denemesiydi. aynı zamanda zihinsel dönüşümümün bir parçası. Yazarlığa ve hayata dair düşüncelerimi kayda geçirme imkanıydı. Uzun yıllardır Yazı Atölyesi organize ediyorum ve Yazı atölyesinde dersler anlatıyorum. Bu kitapta yazdıklarımı 15 yıl kadar önce deneme türünde kaleme almıştım ama onların okunmayacağını bildiğim için yayınlamadım. Uzun yıllar bunu hangi formatta yazacağımı düşündüm ve roman olarak yazmaya karar verdim. Bu bir sürrealist roman. Görünüşe göre nasıl yazar olunacağını, yazarlığın felsefesini ve yöntemlerini anlatıyor ama bu kitabı roman yapan şey, yazarlığı anlatması değil. Nedir peki? Şeytan ve Eflatun arasında geçen diyalogların çoğunlukta olduğu kitapta, dikkatli ve iyi okuyucu bunu fark edecektir, esas mesele özgür düşünce, eleştirel bakış, sistemlerin bize dayattığı hayata karşı direnme ve sistemlerin paradoksları var. Bu kitapta "nasıl yazar olunacağı" sadece bir araç. Kitabı buna göre okumanızı tavsiye ederim.
Stalin döneminde, Ahıska bölgesinde yaşayan ve Kazakistan'a bir gece, ellerine alabildikleri kadar eşya ile sürgün edilen Cemal ve Gülendam'ın aşk ve sürgün hikayesi anlatılıyor bu kitapta. Kitapta geçen olaylar gerçek olaylara dayanmaktadır. Bu olayların bir kısmını yaşayanlardan farklı zaman ve mekanlarda kendim dinledim. Arada kalan boşlukları da araştırarak ve okuyarak tamamladım. Kitap daha önce 2002 yılında yayınlandı. Ancak burada yayınlamadan önce kitaba yüzde 25 civarında ilave yaptım. Bazı yanlış bilgileri düzelttim. Üslup ve dil konusunda iyileştirme yaptım. Bu kitap Birleşen Gönüller adıya sinemaya aktarılmıştır.
Sevdalı Trenler; kısa ve güzel bir aşk hikayesi. Kosovalı Sami Amca2nın Polonyalı Anna ile olan aşkı, evliliği, ondan olan çocuğu Leyla ve Kosova savşına dair bir hikaye.... Sami amca Kosova savaşı sırasında 13-14 yaşlarında olan kızı Leyla'ya bir zarar gelecek endişesiyle onu İstanbul'a getirir ve emanet edecek birilerini arar...
Bu kitap Işık Pervaneleri adlı kitabın devamı ve ikinci cildidir. Yurtdışındaki Türk okullarında çalışırken vefat eden öğretmen, belletmen ve onlara destek olan esnafların hayat hikayelerini anlattım bu kitapta da. Bu kitapta; - Tanzanya'da vefat eden ve oraya defnedilen Hakan Usta adıyla bilinen Erkan Çağıl - Türkmenistan'da vefat eden Ubeyde Türkyılmaz. (Hacı Muammer Türkyılmaz'ın oğlu) - Kırgızistan'da vefat eden İsmail Sallı - Azerbaycan-Şeki'de yanarak vefat eden Ali - Kazakistan'da öğrencisini kurtarırken suda boğulan Yasin Çalkım - Başkurdistan'da vefat eden Erdal Hoca - Filipinlerde vefat eden Beyza Çetin (bebek)
İnanç değerlerini için kendini ve hayatını adayan bir insan prototipdir Adem Tatlı, bu yüzden ideal bir insan tipidir adanmışlık ruhunun ne demek olduğunu anlamak isteyenler için. Adem Tatlı, bir öğretmendi. Moğolistan'da inanç değerleri uğruna yaşıyordu. Hayatı, ahlakı, insani ilişkileri ve inançlarını yaşama konusunda son derece hassas ve başarılı bir insandı ve öldüğünde Moğolistan'da defnedilmeyi vasiyet etti. Orada öldü ve orada defnedildi. Ben bu kitabı bir rüya üzerine yazmaya başladım. Daha doğrusu televizyonda gördüğüm bir haber sonrasında yazmaya karar verdim ama hem yazmaya başlamadan önce hem de yazarken rüyalar gördüm. Bu d...
Bu kitap daha önce yayınlandı ve 5 baskı yaptı. Bu kitapta yurtdışındaki Türk okullarında çalışırken vefat eden öğretmen, belletmen ve onlara maddi-manevi destek veren esnafların hayat hikayelerini anlattım. Hiçbir rivayet bilgiye yer vermedim. Tanıklarla yüz yüze görüştüm, ses ve video kayıtları aldım. Fotoğraflar çektim. Bilgilerin tamamını ilk elden topladım ve bu eser ortaya çıktı. Bu kitapta - Nehirde yüzerken boğulmak üzere olan öğrencilerini kurtarmak için nehre atlayan ve onları kurtarıp kendisi suda boğularak ölen Ali Aytekin - Romanya'da kansere yaklanan ve vefat eden Latif Hoca lakabıyla bilinen Bilal Kaya - Amerika Atlanta'da vefat eden Hakan Duran - Amerika Atlanta'da vefat eden Bilal Yaldız - ArnavutlukTa çalışırken Türkiye'ye izne gelirken yolda tarfik kazası geçiren Celal Ergüder - Arnavutluk2ta belletmenlik yaparken Türkiye'ye izne gelirken Yunanistan'da denizde boğulan Murat Alkan - Ve son olarak yine Arnavutluk'tan Kadri Fidanoğlu