You may have to Search all our reviewed books and magazines, click the sign up button below to create a free account.
None
Mevlânâ Celaleddin Rumi, Şems’in Tebrizli olmasından dolayı över Tebriz şehrini... Buradaki muhatabı elbette ki Şems-i Tebrizî’dir. O halde Şems kimdir? Hiç kuşkusuz Şems tarihî bir kişiliktir. Pir, yolcu, iradesinin ve muradının peşinden giden, coşkun yaradılışlı biridir. Ama aynı zamanda Mevlânâ’nın manevi doğurucusudur. Başka bir deyişle Mevlânâ’yı ikinci kere doğuran kişidir. Elinizdeki kitap, Şems-i Tebrizî’nin tasavvufî sözlerinden, fikirlerinden, menkıbelerinden, Mevlânâ ve diğer sûfîlerle konuşmalarından, hayatına dair anekdotlardan meydana gelir. Nasirüddin Sahibzamani’nin Hatt-ı Sevvum adıyla neşrettiği nüsha esas alınarak Türkçeye çevrilen bu kitap, Şems’in örtülü, içsel kişiliğinin bir çözümlemesi gibidir. O hattat üç çeşit hat yazdı: Birincisini kendisi okudu; başkaları okumadı. İkincisini kendisi de okudu; başkaları da. Üçüncüsünü ne kendi okudu ne de başkaları! (İşte) Bu üçüncüsü benim! Şems-i Tebrizî
Şems-i Tebriziden sonra Mevlana, 1247den 1273e kadar yaşamıştır. Şemsle hamlığını attıktan sonra asıl Mevlana doğmuştur. Aşkın acısıyla pişen ve nihayetinde yanan Mevlana! Şems gibi onu derinden etkilemiş iki insan: Selahaddin Zerkubi ve Hüsameddin Çelebi işte tam da bu sırada karşısına çıkmıştır. Bu eserde aşkının sesiyle bakiliğe ulaşmış Mevlana ve onu etkileyen gönül dostlarını bulacaksınız. Her bir bölümüyle sizi aşka davet ederek. Kapımı vurdu, ben Hüsameddin Mevlanam, dedi. Heyecanla yerimden kalktım ve buyur, dedim. Kapıyı açtı. Odanın içi ayın on dördü gibi parladı adeta. Nur yüzlü Çelebimiz her zamanki gibi tebessüm ederek yanıma yaklaştı. Yüzüme bakıp aşk olsun sultanım, dedi. Aşkın nur olsun, dedim. Heyecanla yüzüme bakmayı sürdürerek aşkın nur ve cemal olsun, dedi. Ben de başımı öne eğerek eyvallah, dedim.
“Ey insan! Kafdağı kadar yüksekte olsan da, kefene sığacak kadar küçüksün. Unutma, her şeyin bir hesabı var, üzdüğün kadar üzülürsün.” Şems-i Tebrizi’nin adı, Mevlana Celaleddin-i Rumi ile duyulmuş gibi sanılsa da aslında o, “İslam Dininin Güneşi”dir. Rumi’nin olgunlaşmasını sağlar ve Divan-ı Şems-i Tebrizi olmak üzere pek çok eseri yazmasında ona ilham ve bilgi kaynağı olur. Şems, Rumi’nin gölgede kalan kısmını aydınlatan cevherdir. Rumi’nin “merhamet okyanusuna” okyanus, “bilgi ummanına” umman katar. Rumi’yi tıkandığı yerden çıkarır, hakikatin göz kamaştırıcı aydınlığı ile kavuşturur.
None