You may have to Search all our reviewed books and magazines, click the sign up button below to create a free account.
The Oxford Handbook of Animal Studies tackles the infamous "animal question" how can humans rethink and reconfigure their relationships with other animals? Over the course of five sections and thirty chapters, the contributors investigate issues and concepts central to understanding our current relationship with other animals and the potential for coexistence in an ecological community of living beings.
Mimarlara Mektup 2008 yılı 107-118 sayıları
Table of Contents Introduction Sustainability, people and places: An agenda for the future Urban Change and Sustainability Representation of the city and image of the center in two different urban structures: A modern and a traditional town bull; Social and architectural legibility of the city bull; City of Cent$. Formalization and urban change bull; Dubai: The search for identity bull; The significance of the memory of urban spaces bull; Village and community: Social models for sustainable urban development bull; Sustainable urban communities: History defying cultural conflict bull; The failure of man-environment studies in influencing design decisions Community, Attachment and Identity One...
Cultural property; historic sites; Turkey, Eastern; conservation and restoration; congresses.
None
Dostluk bütün kültürlerde vardır ve insanların hayatında etkili olmuştur. Çağımızda her şey yıkılıyor; ihtiraslarımızı okşayanın dışında yerlerine hiçbir şey konulamıyor. Nefsini mabutlaştıranın yalnızlaşması kader olduğundan günümüzün modern dünyasında en ürkütücü hastalık ne kanserdir, ne de kolera; yalnızlıktır. Endüstrileştiğimiz sürece içine girdiğimiz kasırga bizim de bütün değerlerimizi biçiyor. “Daha Dün Yaşadılar”ı okurken, kısa bir süre önce hayata veda eden bu insanların birbirlerine nasıl davrandıklarını, birbirleri için neler yaptıklarını görünce, hangi noktadan nereye geldiğimizi, yüreğiniz burkularak idrak edeceksiniz. [Ötüken Neşriyat]
Belki de hayatımda ilk kez uzun uzun uyudum bu gece. Sabah ezanı ile uyandım. Yarım açık penceremin kenarından süzülen rüzgâr, arka bahçedeki ıhlamur ağacının kokusunu içeri taşıdı. “Keşke bir daha hiç uyanmasan,” diye fısıldadı kulağıma. “Hayır,” dedim, “daha yeni başladım hesaplaşmaya.” Önümde uzun bir yol vardı. Başucumdaki vicdansızlar listeme bir göz attım. Bir kişinin üzeri çizilmişti. Kaldı altı. İstanbul da sıradan bir gündü. Akşama kadar aralıklarla yağan yağmur yerini hafif bir esintiye bırakmış, şehrin kendine has kasveti biraz olsun dağılmıştı. İnsanlar işlerinden çıkmış, evlerine bir an önce varabilmenin telaşı içerisinde koşuşturuyorlardı. Kadıköy’de gün, şehrin diğer yerlerine göre sanki biraz daha erken sona ermişti. Sokaklarda müşterisini arayan hayat kadınları ve birkaç dilenciden başka kimse kalmamıştı.
None
Türkiye’de müzik ve müziğin seyrine dair çoğunlukla popüler, bir dönem var olup kaybolmuş ya da kalıcı şöhrete ulaşmış isimler üzerinden yazılmış epey kitap var. Oysa Murat Beşer bambaşka, hatta tam ters istikamette bir yola sapıyor: Aslında müzik âleminin göbeğinde olup, bu âleme bir tür yön verip popüler olmamış, şöhrete ulaşmamış fakat müzik aşklarından hiç taviz vermemiş kişileri ele alıyor. Sınıf atlamaya, gösterişe, para pula, kariyere, şana şöhrete sırt çeviren, tek tutkuları müzik olan insanlar bunlar: Plakçı, gitarist, yapımcı, kafebar işletmecisi, şarkıcı, dergi çıkarma heveslisi, tutunamamış grup müzisyeni… ...