You may have to Search all our reviewed books and magazines, click the sign up button below to create a free account.
Yıkıcı değişimlerin yaşandığı günümüz iş hayatında, yeni nesil teknolojilerin ve yenilikçi çalışanların önemi her geçen gün artmaktadır. Rekabetin dijitale uyum ve yetenek avcılığı üzerine kurulu olduğu bu düzlemde, etkili ve hızlı karar alabilen agile/çevik örgütlerin rekabet üstünlüğü elde edeceği açıktır.
Günümüzde küresel rekabetin artması, açık piyasa sisteminin varlığı ve teknolojik ilerlemenin etkisi ile daha fazla verimli ve etkili çalışmayı gerekli kılmıştır. Yoğun rekabetin yaşandığı bu yeni ekonomi koşullarında örgütlere sürdürülebilir rekabet üstünlüğü sağlayan en önemli sermaye ise sahip olduğu insan kaynağıdır. Çünkü örgütün ana unsurunu oluşturan insanın örgüt içerisindeki davranışlarının doğru analiz edilmesi, işletme verimliliğinin artırılmasında önemli payı oluşturmaktadır. Özellikle sağlık kurumlarında insanların davranışlarını anlamak, sağlığa atfedilen değerin giderek arttığı günümüz dünyasında, insan kaynaklarını başarılı bir şekilde yönetebilmek için gereklidir. Bu bağlamda, sağlık çalışanlarının davranışlarını değişik boyutlarıyla irdelemek, anlamak, öngörmek ve olası sorunların kaynağını doğru teşhis ederek çözüme kavuşturmak örgütsel davranış alanında yeni yaklaşımların doğmasına neden olmuştur.
This collection covers various aspects of the TV series/serials, ‘dizi’ or soap opera, and comprises chapters on their role in memory and identity building; on ‘awakening’ ritualisation and mythologisation of the past, addressing the present and future accordingly; on their functioning as a social reflection of everyday life; another tackling the differences and multicultural identities between series; on the exercising of soft power nationally and internationally; and finally one analysing the financial contents in the series, taking cases from Türkiye, Serbia and Romania. This volume can be of interest to academics, graduate students, TV series producers and scriptwriters who are ...
This book explores emotional-affective implications of partnership and rivalry in Turkey-Iran relations. The main proposition of this research underlines the theoretical need to reconnect psycho-social conceptualizations of “emotionality,” “affectivity,” “normativity,” and “relationality.” By combining key theoretical findings, the book offers a holistic conceptual framework to better analyze emotional-affective configuration of relational rules and roles in trans-governmental neighborhood interactions. The empirical chapters look at four consecutive periods extending from the end of First World War (November 1918) to the resuscitation of US sanctions against Iran (November 2...
None
Sevdası bengisular gibidir Anatolia’nın. Yedidenizler Ülkesi’nin bu erişilmez dilberine kimler vurgun değildir ki?.. Periler Padişahının oğlu, Cinler Kralının kuzeni... Ama o, gönlünün sultanını bulmuş; her şeyiyle Gündoğu Ülkesinin Beyoğlu’nun yâri olmuştur... Mutludur Anatolia... Gayrı adı Anadolu’dur... Analar kadar kutludur... “Durup durup ”ah” çekiyordu karanlık kuyulardan Durdu Dede. Güneşin yüzü balçıkla sıvalıydı. Sıvaları dökülmüş kerpiç duvarlı evlerde, kat kat dürülmüş masaların üzerine çömelen televizyonlardan; en ciyak renklerin sivri tırnaklı parmakları uzanıyordu çocuk gözlerine...” Bu roman; “üç boyutlu roman” türünün ilk sedef düğmesidir “Anatolia”nın göğsüne şiir ibrişimiyle dikilen...
Mahmut Yesari’nin romanlarında toplumsal olarak en çok işlenen konulardan bazıları ise Tanzimat’la başlayan Türk modernleşmesinin, Cumhuriyet’le birlikte köklü değişmelere sebep olduğu yıllarda yaşayan Mahmut Yesari, bu değişimler karşısında duyarsız kalmamış ve romanlarında sıklıkla bu konuya değinmiştir. Modernleşme ve dolayısıyla Batılılaşma sonucunda kendi toplumuna yabancılaşmış kişilere yer verir. Bu kişiler çoğunlukla, zevk ve eğlenceye düşkün, sürekli yabancı kelimeler kullanan, toplumsal ve kültürel değerlerle bağ kuramayan bir karaktere sahiptirler. Mahmut Yesari bazı romanlarında ise fabrika işçileri, köy ve köylü, i...
Bu roman daha önce okuduğunuz Köse Kadı'nın devamıdır. Aynı inanmış yiğit Osmanlılar, "Devlet-i Ebed Müddet"in varlığı için kendi varlıklarını pervasızca ortaya koyar, uçlara ölümle, mihnetle alay ederler. Önceki kitapta Köse Kadı İstolni Belgrad kalesinden kaybolmuştu; bu romanda, Köse Kadı'nın hayatının bilinmeyen yönleri aydınlığa kavuşmakta, ayrıca bir başka serhad kurdu Paşaoğlu ortaya çıkmaktadır. Uçtaki Adam'ı okuyunca, Türk'ün, insanların fani, devletin ebed müddet olduğu yolundaki anlayış ve inancını daha yakından kavrayacağız. [ Ötüken Neşriyat ]
Bilimkurgu-fantastik, gençlik ve tarih romanları yazarı Dr. İlker Selman okurlarca çok sevilen fantastik tarihsel kurgu dizisi VORDONİSİ’nin ikinci cildi ile karşınızda. VORDONİSİ 2 Değirmenburnu’da kahraman yine İstanbul. Değirmenburnu, zaman bükülmesiyle 21. yüzyıldan 11. yüzyıla göç eden gençlerin hikayesini anlatıyor. Heybeliada’da mahsur kalan ekip, M.Ö. 2000’li yıllarda bakır tüccarı Demonisos’un sakladığı define haritasının şifresini çözmeye çalışır. Bir yandan yaşadıkları zamana dönmek için uğraş veren zaman yolcuları bir yandan da yaklaşmakta olan büyük İstanbul depreminin tedirginliği içindedir. “Değirmenburnu ad...