You may have to Search all our reviewed books and magazines, click the sign up button below to create a free account.
Opposing a binary perspective that consolidates ethnicity, religion, and nationalism into separate spheres, this book demonstrates that neither nationalism nor religion can be studied in isolation in the Middle East. Religious interpretation, like other systems of meaning-production, is affected by its historical and political contexts, and the processes of interpretation and religious translation bleed into the institutional discourses and processes of nation-building. This book calls into question the foundational epistemologies of the nation-state by centering on the pivotal and intimate role Islam played in the emergence of the nation-state, showing the entanglements and reciprocities of nationalism and religious thought as they played out in the late nineteenth and early twentieth century Middle East.
"Much like the rest of the world before modernity, Dersim had a history that belonged to the people. Imperial intrusions in the long nineteenth century were followed by the violent forces of Union and Progress. While the republican Terror of 1938 created an internal colony at the mercy of Ankara"--
This book explores the decision by the Grand National Assembly of Turkey in 1924 to abolish the caliphate. The Ottoman sultans had long borne the title of caliphs of Islam, with all the prestigious authority throughout the Muslim world that went with it, and in the aftermath of the First World War the caliphate still retained great symbolic relevance.The book considers the questions that arose with its abolition, including whether or not the caliphate should be revived, reformed or replaced by other forms of political affiliation and organization. It also assesses more general issues concerning identity and legitimate authority, and how to reconcile time-honoured religious institutions and concepts with modernity, the nation-state and affiliations of an ethnic and religious nature. The book additionally addresses the debates within the pan-Islamic congresses concerning the fate of the caliphate, and the implications of its abolition for Kurdish–Turkish relations and for the British and French Empires with their large Muslim populations.
“Şeyh Said Kıyamı Cumhuriyet tarihinin belki de en önemli hadisesidir. Çünkü yeni rejimin tüm sacayakları hadiselerin bastırılmasının ardından oluşan elverişli ortamda hayata geçirilebilmiştir. İstiklâl Mahkemeleri ve Takrir-i Sükûn Yasası marifetiyle ülke sathındaki tüm muhalif unsurlar kıyamla bağlantılı oldukları ya da kıyama sebebiyet verdikleri iddiası/gerekçesiyle ya susturulmuş ya da ortadan kaldırılmıştır. Bunların başında da Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası, basın ve ülke sathında İslami kimliği temsil eden kanaat önderleri, mütefekkirler, şeyhler vb. gelmektedir. Böylelikle ülke insanının tenkil, taktil, tehcir, inkâr ve a...
Nûbihar Jimar: 137 Payîz 2016 *** Hetanî salek û nîv berê jî li Tirkiyê Pêvajoya Çareseriyê hebû. Lêbelê wekî ku em dizanin, ji tîrmeha 2015an pê ve dawî li vê pêvajoyê hatiye û li Kurdistanê careke din şer dest pê kiriye. Heta salek û nîv berê tu kesî îhtîmal nedida ku careke din wê jiyan bi vî rengî li me heram bibe û ev kambaxî bêne serê me. Hêviyeke mezin bi her kesî re çêbûbû; wê hizûr û aramî bihata warên me, pirsgirêkên heyî çareser bibana, ev şîdeta ku bi salan e em dorpêç kiriye ji ser me rabaya… Lê rewş qet wiha nebû. Şîdeta vê carê ji yên berê zêdetir bi ser me de hat. Di ser de jî vê carê şer di nava bajaran...
Sedat Ulugana’nın çalışması merkezine Kürt ve Ermeni coğrafyasının önemli bölgelerinden biri olan Bitlis’i alıyor. Tanzimat’la birlikte resmî ve gayriresmî idari biçimlerin değiştiği bu coğrafyada Osmanlı’nın aşiretlerle olan ilişkilerini inceliyor. Jön Türklerden başlayarak ele alınan “şiddet”, bölgedeki gayrimüslimlerin, Sünni olmayan unsurların kaderini gözler önüne seriyor. Jön Türk Devrimi’nin önce yarattığı heyecanı, akabinde yaşattığı hayal kırıklığı ve kaosu ve bu hayal kırıklığının isyana nasıl dönüştüğünü anlatıyor. Ermeniler ve Kürtlerin birlikte hareket edememelerinin sonuçlarını, kısa bir süre ...
Fehmî Beg, li gundê Pêçarê yê li ser navçeya Liceyê hatiye dinê. Di helbestên xwe de mexlesa Namî bi kar aniye. Wek ku ji navê wî jî diyar e ew ji malbateke beg û mîran e; ji ber hindê wek “beg” hatiye naskirin. Wî diwana xwe ya bi navê Mexmûru’d-Dewawîn di sala 1956an de qedandiye. Asta helbesta wî di nav edebiyata Kurdî ya klasîk de ji aliyê hunerî û edebî ve xwedî cîgehekî mustesna ye. Xwey-zimanekî giran e, lê ewçend jî ji hêla hunerên edebî ve têr û dewlemend e. Dîwana wî, dîwaneke muretteb e. Ji şêst û heft helbestên Kurmancî û yeke erebî pêk hatiye. Ji vê dîwana wî bes nusxeyeke destxetî maye, ku ew jî wî bi xetê xwe yê pir xweşik û bi awayekî hunerane nivîsîsiye.
İSMAİL BEŞİKCİ VAKFI YAYINLARI Kürt Tarihi Dergisi SAYI: 18 TARİH: Mayıs-Haziran 2015 ISSN: 2147-2491 E-ISSN: 2718-0212 YAYIN TÜRÜ: Yerel Süreli Yayın TEL: +90212 245 81 43 - GSM: +90 541 391 81 49 WEB: www.kurttarihidergisi.com E-MAİL: kurttarihi2017@gmail.com *** Çok değil yüz sene önce Türkiye’de ve Kürdistan’da Ermeniler, bir Ermeni milleti vardı. 1915 civarında zamanın Türkiye nüfusunun yüzde onunu oluşturan, bir buçuk milyonluk bir millet... Bugün yoklar ya da yok denecek kadar azlar. Günümüzün hazmı zor, çıplak gerçeği bu. Anadolu’daki, bugün Kuzey Kürdistan sayılan yerlerdeki mevcudiyetleri Türkleri de Kürtleri de önceleyen Ermeniler, ...
Elinizdeki kitap birçok yönden okuyucuya “ilkleri sunma” özelliği taşımaktadır. Öncelikle “yerel tarih” kavramı “resmi tarih” kavramının karşısına konularak tartışmaya açılmış; yerel tarihin tarih yazımındaki yeri, anlamı ve önemi çokça rastlanmayacak bir biçimde okuyucuya sunulmuştur. Yazar ele aldığı tarih kesitiyle ilgili olarak sağlıklı ve benzerine ender rastlanan bilgiler edinmemiz yönünde önemli bir rol üstlenmiştir. Şeyh Said Kıyamı öncesi ve sonrasındaki sosyal, siyasal/ askeri durum ve ilişkiler sosyolojik bir yaklaşımla ele alınmış, çoğumuzun kendimize; “Ben bugüne kadar neden bu pencereden bakamamışım?” sorus...
Yahudi asıllı Mois Kohen'nin aktarımıyla: "Türkiye'de, Allah'ın hakiki kılıcı Haçlıların pençesinde ve Allah'ın kalemi ise Türkçülerin elinde... Bu kılıç ve kalem izdivaç ettiler. Bu izdivaçtan bir cemiyet doğdu ki, bu cemiyetin adı 'Türk Milleti' (Cumhuriyet)dir." 1925 Kürt Hareketi bu Cumhuriyetin neticesiydi. Fransa'nın İstanbul Askeri Ataşesi Albay Catroux, Şeyh Said İsyanıyla ilgili, "Türkiye'nin önündeki sorun, bizim Cezayir ve Fas'ta, dağları aşmak zorunda kalarak çözmemiz gereken sorunlara benziyor. Tabii ki sadece askerî harekât ile değil, şüphesiz siyasi hazırlık ve uygun bir idari çaba ile, Kürdistan'ı, toplumsal örgütlenmesinde ...