You may have to Search all our reviewed books and magazines, click the sign up button below to create a free account.
Milliyetçilik A.Ş. "Milliyetçiliği ve Atatürkçülüğü sömürdükleri yetmedi, şimdi de ‘bayrak edebiyatına’ başladılar. Sanki Türk Bayrağı bu efendilerin tapulu mallarıdır!.. Hangi onurlu kavgada Türk Bayrağını yüce doruklara çektiler? ...Kurtuluş Savaşı’nda Mustafa Kemal’in dalgalandırdığı Türk Bayrağına, siyaset sahnesine, çok yıldızlı Amerikan Bayrağı önünde Johnson ile kol kola çektirdiği fotoğraflar dağıtarak fırlayan Demirel mi sahip çıkacak?.. Sen bayrağını, Türkiye’deki Amerikan üslerine çekebiliyor musun; ondan haber ver!" (Cumhuriyet, 28 Mayıs 1978, Bayrak Ticareti...) Uğur Mumcu
Also available as "World Biographical Index" Online and on CD-ROM
Orhun’dan Tuna’ya Uluğ Türkler kitabının yazarı Turgut Güler’den daha önce eşi benzeri görülmemiş bir Yavuz Sultan Selîm Hân târîhi okuyacaksınız: Yavuz Sultan Selîm Hân’ın olmadığı bir Dünyâ’da tûğ olmak, ne kadar mânâsız ve ne târif edilemez bir boynu büküklüktür. Yahyâ Kemâl, “Yavuz Sultan Selîm” kelimelerine sığdırdığı “Cihângîr” hasletlerini, en çok “tûğ”larla birlikte keşfetmiş ve onun Cihân’ı emellerine dar gören tasavvurlarını, hep “tûğ” alem ve zülüflerinde uçarken görmüştür. Selîmnâme’nin bağlantı beyitlerinin “tûğlar” kelimesiyle bitmesi, tesâdüf değil, çok yüksek bir şu...
This book represents the first serious consideration of Ismaili-Shia esotericism in material and architectural terms, as well as of pre-modern conceptions of religious plurality in rituals and astrology. Sufism has long been reckoned to have connections to Shi'ism, but without any concrete proof. The book shows this connection in light of current scholarly work on the subject, historical sources, and most importantly, metaphysics and archaeological evidence. The monuments of the Suhrawardi Order, which are derived from the basic lodges set up by Pir Shams in the region, constitute a unique building archetype. The book's greatest strength lies in its archaeological evidence and in showing the metaphysical commonalities between Shi'ism/Isma'ilism and the Suhrawardi Sufi Order, both of which complement each other. In addition, working on premise and supposition, certain reanalysed historical periods and events in Indian Muslim history serve as added proof for the author's argument.
Rübâb-ı Şikeste, melankolik duyarlılığı baskın bir sanatçının, hayattan kaçan (merdüm-girîz) ve yaşadığı hayatı beğenmeyen bir modern bireyin depresyonunun bir nevi izdüşümünü simgelemektedir. Rübâb-ı Şikeste’ye bu gözle bakmak, bir yönüyle Mâî ve Siyâh gibi dönem anlatılarında görülen hayal (ideal) – hakikat (gerçek) karşıtlığını daha derinden okumak, diğer yönüyle de -Tanpınar’ın tespit ettiği üzere- bu gibi yapıtlara sinen Bovarizm’i yoklamak anlamına gelmektedir. Çeşitli dergiler ve Rübâb-ı Şikeste’nin dört baskısının karşılaştırılmasıyla oluşturulan bu kitap, eleştirel bir metin ile birlikte “İşlevsel Sözlük ve Açılamalar” ve “Rübâb-ı Şikeste’nin Kimi Şiirlerine İlişkin Notlar” başlıklı bölümleri içermektedir. Söz konusu bölümler, Rübâb-ı Şikeste’yi daha iyi alımlamaya yarayacak kavram, biyografi, kültürel ve tarihsel öğelerin alfabetik olarak sunumuna ve Rübâb-ı Şikeste’nin bazı şiirleri hakkında bilgilerini paylaşan ediplerin (Fikret’in öğrenci ve arkadaşları Ruşen Eşref, Rıza Tevfik vb.) kayıtlarına dayanmaktadır.
Shaykh Tosun Bayrak’s life is so full that it is hard to state it in a few words. When he was young he was a socialist, in the West he was a bohem and anarchist, in Morocco a rich man and an aristocrat, in İstanbul a dervish and in New York he becomes a shaykh… In his long and passionate life, Shaykh Tosun has been in a spiritual quest. Through this memoir we witness not only the life of Tosun Baba but also the republic epoch of Turkey. An incredible journey of transformation from having everything of World, into becoming nothing…
"Kızım kaydıraktan kayarken yine sevinç çığlıkları atacak. Ama babasına dönüp o yumuşacık eliyle kıyıyı göstererek 'Bak deniz!' demeyecek. Diyemeyecek. Bir hüzün inecek güzel, ışıltılı gözlerine. Eliyle denizi değil babasını arayacak, karanlıkta el yordamıyla bu durumdan, bu yalnızlıktan, bu kahrolası ayrılıktan bir çıkış yolu arar gibi. " "Dilay'a daha güzel, daha özgür, insana ve doğaya daha saygılı bir ülke bırakacağımızdan kuşkuluyum. Yine de karamsarlığı atmaya çalışıyorum üzerimden. Kızım bugünkünden farklı bir ülkede büyüyecek. Gazetecilerin casusluk, akademisyenlerin hainlik, yazarların teröristlik suçlamalarıyla hapsedilmediği, demokratik değerlerin umutla yeşerip dere boylarında hışırdayan kavaklar gibi salındığı bir Türkiye'de." Nedim Gürsel otobiyografik anlatı unsurlarıyla kurmacayı ustalıkla harmanladığı bu kitabında küçük kızı Dilay'ın sevinçli, kimi zaman da buruk dünyasını anlatmakla kalmıyor, baba olmanın anlamı üzerine de düşünüyor. Edebiyattan yolculuklara, şehirlerin ruhuna, yine keyifli bir okuma serüvenine davet ediyor okuru.
Winner of the 2003 Ohio Academy of History Outstanding Publication Award This revisionist study reevaluates the origins and foundation myths of the Faqaris and Qasimis, two rival factions that divided Egyptian society during the seventeenth and eighteenth centuries, when Egypt was the largest province in the Ottoman Empire. In answer to the enduring mystery surrounding the factions' origins, Jane Hathaway places their emergence within the generalized crisis that the Ottoman Empire—like much of the rest of the world—suffered during the early modern period, while uncovering a symbiosis between Ottoman Egypt and Yemen that was critical to their formation. In addition, she scrutinizes the factions' foundation myths, deconstructing their tropes and symbols to reveal their connections to much older popular narratives. Drawing on parallels from a wide array of cultures, she demonstrates with striking originality how rituals such as storytelling and public processions, as well as identifying colors and emblems, could serve to reinforce factional identity.