You may have to Search all our reviewed books and magazines, click the sign up button below to create a free account.
The COVID-19 pandemic has caused tremendous loss of human life and disruption of normal daily activities across the globe. The COVID-19 pandemic can be traumatic and have short-term and long-term influences on individual behaviors and well-being. To contain and control the spread of COVID-19, various public health and social measures (e.g., social distancing, quarantine, isolation, and extensive lockdown of cities) have been implemented in countries worldwide. With such social and environmental changes, the prolonged feelings of fear, worry, stress, and the lack of social activities and interaction may greatly increase the prevalence of mental health issues (e.g., anxiety and depression). Nowadays, Internet has permeated into everyone’s life, which may play an increasingly important role in coping with COVID-19 related stress and anxiety. However, the increasing reliance on the Internet may lead to problematic Internet use (PIU), prolonged screen time, and sedentary lifestyles, and pose great risks to public health.
This book strives to explain what has happened in Turkey in 2013 and 2014 following the onset of major corruption investigations incriminating people close to the Turkish President, Recep Tayyip Erdogan, including his son Bilal Erdogan, various ministers, and several business people. It shows how veteran police chiefs, previously hailed as heroes and awarded with letters of recognition by Erdogan himself, suddenly turned into villains after they exposed an unprecedented graft network within the Turkish government. The book reveals that the so-called parallel structure, which was invented by Erdogan as part of global conspiracy, is nothing but a slanderous farce used to distort facts, shift blame, and scapegoats for Erdogan's own troubles.
Duygusal istismar, ne yazık ki günlük yaÅŸantının bir parçası ve kanıksanan bir gerçeklik olarak insanlığın bilinen tarihinden beri varlığını sürdürüyor. ÖrneÄŸin, deyimlerde, atasözlerinde, günlük dilde, parkta, televizyonda, sosyal medyada, okulda, evde kısacası aklınıza gelebilecek her alanda, çocuÄŸun duygusal istismarı ile karşılaÅŸabilirsiniz. Karşılaşıldığında ya da maruz kalındığında bile bu durumun bir istismar olduÄŸu ne yazık ki fark edilmiyor. Artık çoÄŸumuz için normal sayılan aslında, normal olmayan, suç sayılabilecek davranışlar ile yaşıyoruz. Ya maÄŸduruz ya da maÄŸdur ediyoruz. Her hâlükârda saÄŸduyu ile yaklaşıldıÄ...
Rehberlik ve psikolojik danışma doğuşundan bu tarafa her bir aşamasında nitelikli gelişim ve değişim göstererek ciddi ilerlemeler elde eden bir bilim dalı olmayı başarmıştır. Bu başarıda ona yön veren ve yol haritası niteliği sunabilen psikolojik danışma kuramlarının katkısı büyük önem arz etmektedir. Nitekim psikolojik danışma kuramları psikanalizle ilk oluşumundan itibaren pek çok farklı kuramın doğmasına yol açmıştır. Bu çerçevede geleneksel bir halden yaşanan zaman diliminin olanaklarına göre kendini revize ederek geliştiren daha güncel bir hal almıştır. Kuşkusuz gelenekselden güncele kuramların her birinin rehberlik ve psikolojik danışma biliminde katkısı büyük olmakla birlikte bazı kuramlar daha dikkat çekici bir şekilde ilerlemiş ve adeta bu bilimin merkezinde yer almışlardır.
None
Cet ouvrage a pour ambition de mettre en lumière la relation complexe, parfois tendue, entre communication et droits de la personne. Il traite notamment de censure, d’inégalités numériques et de fracture cognitive, d’accès et de participation au savoir et à la culture, de propriété intellectuelle, de liberté d’expression et de concentration médiatique, de surveillance et de propagation de la haine sur les réseaux numériques. À l’instar de plusieurs autres termes, ces enjeux sont présentés et analysés sous l’angle des libertés et des droits fondamentaux. L'ouvrage a pour ambition d’exposer les liens multiples qui participent à la définition de la relation complexe, parfois contradictoire, qui s’inscrit entre droits et enjeux de la communication.
Sosyal ve Ekonomi Araştırmaları Dergisi (ASEAD)(Eurasian Journal of Social and Economic Research (EJSER) 2013 yılında kurularak, 2014 yılında Türkçe ve İngilizce dilinde yayınlanmaya başlayan ulusal hakemli elektronik bir dergidir. 2017 yılından itibaren Aylık olarak yayınlanmaya, 2021 yılından itibaren ise senede en az dört defa yayınlanmaya başlayan ASEAD (Avrasya Sosyal ve Ekonomi Araştırmaları Dergisi) TÜBİTAK-ULAKBİM tarafından veri tabanında taranmakta, Doçentlik ve Teşvik başvurularında kabul görmektedir. ASEAD akademisyenlerin bireysel veya disiplinler arası ortak çalışmalar yapmasına aracılık etmek, genç akademisyenlere yeni ufuklar kazandırarak teşvik etmek, akademisyenlere ortak çalışmalar yapabilecekleri yeni konular hakkında fikir ortamı oluşturmak, yeni kültür ve coğrafyalarla tanışmalarına imkan sağlamak amacıyla sosyal bilimler alanında sempozyumlar düzenleyerek akademik anlamda katkılar sağlamaktadır. Avrasya Sosyal ve Ekonomi Araştırmaları Dergisi’nde yayınlanan eserlerdeki görüşler ve sorumluluk yazarına aittir. Yayın hakları saklı olup izinsiz hiçbir şekilde çoğaltılamaz.