You may have to Search all our reviewed books and magazines, click the sign up button below to create a free account.
None
Ankara Meclisi ve Hükümeti Milli Mücadelenin başından beri devam eden felaketler zincirine 1921 yılında da göğüs gererek direnmiş ve Sakarya Zaferi ile makus talihini yenmiştir. Viyana bozgunundan beri üç asırdır devam eden geri çekilme Sakarya'da durdurulmuştur. Yunanlar için geri dönmek haricinde başka bir seçenek kalmamıştı. Yunan Ordusu, Eskişehir'in doğusunda Afyonkarahisar'ın doğusunda ve güneyinde savunmaya elverişli mevziler seçerek yerleşti. Türk Ordusu ise yeni bir ciddi savaşa sebep olmayacak bir uzaklıkta Yunan Ordusunun karşısına yerleşti. 1922 yılına girerken cephenin iki tarafında da sessizlik hüküm sürüyordu. Yunan işgal bölges...
None
Yirminci Yüzyılın başında, Türk Milleti maceracı devlet adamlarının ihtirası yüzünden, sonradan adına Birinci Dünya Savaşı denilen bir ölüm kalım mücadelesinin için girmiş ve dört yıl süren bu mücadeleden, ortak olduğu İttifak devletleri yenildiği için o da yenik sayılmıştır. Bu yenilgiden sonra, galip devletler Türk Milletini yeni bir mücadelenin içine çekmeye uğraştılar. Türk Milletinin o zamanki yöneticileri, Amerika Birleşik Devletleri’nin Başkanı Wilson’un verdiği sözlere kanarak, Mondros’ta bir Ateşkes Anlaşması imzaladılar. Avrupa’nın amacı Anadolu’yu ve Trakya’yı paylaşmaktı. Bu amaca ulaşmak için önce savaş gem...
1920 yılında üst üste gelen felaketlere karşı Ankara Meclisi ve Hükümeti kısıtlı imkanlarını kullanarak direnmiş ve varlığını sürdür-meye çalışmıştır. 1921 yılına girildiğinde yeni imkanlar yaratılarak direnme gücü artırılmış ve Kuva-yı Milliye güçlerinin düzenli orduya dönüştürülmesi çalışmalarına hız verilmiştir. Kuva-yı Seyyare'nin isyanını fırsat bilen Yunan kuvvetleri 6 Ocak 1921 günü Eskişehir ve Uşak istikametlerinden taarruza başladılar. O sırada Türk Ordusu Kütahya'dan Gediz'e doğru çekilen Çerkez Ethem kuvvetlerini takip ediyordu. Ordu iki ateş arasında kalmıştı. Garp Cephesi Komutanı İsmet Bey’in bir dakik...
Karabekir Paşa büyük bir heyecanla karşısındakini ikna etmeye çalışıyordu: - Hayır Paşa’m. Biz vazgeçemeyiz. Çanakkale’de nasıl kazandıysak, bir tek düşman gemisini bile boğazlardan geçirmediysek yine başarabiliriz. Ben kendi kendime söz verdim. Silahımı ve üniformamı asla teslim etmeyeceğim. Tek başıma kalsam bile mücadeleye devam edeceğim.
Kitap, giriş kısmı, dokuz bölüm ve sonuçtan oluşmaktadır. I. Bölümde; Konunun geçtiği yer olan Ankara adının tarihteki anlamları, İlk Çağlar’da ve Türklerin Hâkimiyeti’nde Ankara’nın tarihi yapısı anlatılmıştır. II. Bölümde; Osmanlı Devleti dönemi Ankara’nın idari yönetimi; III. Bölümde; Kurtuluş Savaşı’nın Manevi Reisi, Mehmet Rifat (Börekçi) Efendi’nin hayatı, Ankara ve stratejik önemi, Müdâfaa-i Hukuk Cemiyeti’nin kurulmasından önce milli faaliyetler,; IV. Bölümde; Ankara’da Müdâfaa-i Hukuk Cemiyeti’nin kurulması ve faaliyetleri, Siyasi kararları, Ankara’nın milli merkez oluşunda Mehmet Rifat Efendi’nin...
illetimizin inancıyla, anaların dualarıyla bizlere vatan olmuştur. Allah’a çok şükür ki şanlı tarihimiz ve ecdadımızla gurur duyuyoruz. Geçmişini bilmeyen, geleceğini inşa edemez! Cumhuriyetimizin kurucusu, ulu önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün; “Gidip Toros Dağları’na bakın, eğer orada bir tek Yörük çadırı görürseniz ve o çadırda bir duman tütüyorsa, şunu çok iyi biliniz ki, bu dünyada hiçbir güç ve kuvvet asla bizi yenemez” sözü bizler için her zaman bir yol gösterici ve inanç kaynağı olmuştur.
Dinlerarası diyalog konusu, ülkemiz gündemini en çok meşgul eden konulardan biridir. Müslümanların diğer dinlerin mensuplarıyla ilişkilerinin ne olması gerektiği, yöntemi, biçimi, içeriği üzerinde kamuoyunda cereyan eden tartışmalar, konunun taraflarının birbirini suçlayıcı ifadeleri, ihanet noktasından başlayıp gereklilik noktasına kadar devam eden sonuç yelpazesi... Bu toz dumanı etrafında hakikatin ne olduğunu anlamak için epey bir çaba gerekiyor. Hayreddin Karaman'ın bu kitabı, konu hakkında açıklayıcı bilgiler içermenin yanında, kendisinin ismi etrafında oluşmuş bilgi kirliliğini bertaraf etmeyi de amaçlamaktadır.
Ankara; Anadolu topraklarının tam ortasında bulunur ve tüm bölgeyi kontrol eder. Ankara tarih boyunca stratejik önemini korumuştur. Ankara’ya sahip olan devletler Anadolu’ya genelde hakim olmuşlardır. Osmanlı Devleti’nin hâkimiyetine giren Ankara, zaman zaman Anadolu’nun önemli merkezidir. Ankara Osmanlı Devleti’nin yükselme döneminde sosyal, ekonomik, ulaşım, haberleşme, eğitim açısından bölgedeki diğer illere nazaran iyi durumdadır. Fakat Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde buhranlı günlerin yaşanması ve toprak kaybıyla zayıflama dönemi başlar. Haliyle Ankara’daki bütün yapı da bundan etkilenir ve gerileme başlar. Yüzyıllardır Türkl...