You may have to Search all our reviewed books and magazines, click the sign up button below to create a free account.
Deniz ufkunda bu top sesleri nerden geliyor? Barbaros, belki, donanmayla seferden geliyor! Adalardan mı? Tunus’tan mı, Cezayir’den mi? Hür ufuklarda donanmış iki yüz pare gemi, Yeni doğmuş aya baktıkları yerden geliyor; O mübarek gemiler hangi seferden geliyor? Yahya Kemal *** Barbaros Hayreddin Paşa ve ağabeyi Oruç Reis’in tüccarlıkla başlayıp Osmanlı Devleti’ni dünyanın en büyük deniz gücü hâline getirdikleri muhteşem hayat hikâyelerini anlatan bu kitap; cesaret, hüzün ve fedakârlık yumağıyla yüreğinizi saracak. Sayfaları soluk soluğa takip ederken elinizden bırakamayacak, gaziler çağının yürekli leventleriyle gülbank çekip göğsünüzü serin rüzgâra vereceksiniz. Sonra gür bir ses çınlayacak sayfaların arasından: “Ne yatarsınız bre tembeller? Vira Bismillah!”
Ejder isminde olayları alışılmamış yöntemlerle çözen bir kahraman var karşımızda, aykırı bir deha.Ve en az onun kadar ilginç beş kişilik Doğu Fenerleri ekibi.Bir maden ocağında bulunan kesilmiş bir erkek bacağı ile başlayan hikâye büyüyerek ve kök salarak öyle bir hale geliyor ki sizi elinizden tutup istediği yere götürüyor. İtiraz etmiyor ve peşinden gidiyorsunuz. Ta ki sizi orada bırakıp bambaşka bir dünya kurmaya başlayana kadar. O an pusulanız şaşıyor tahmin gözünüz kararıyor. Bu noktada o koşuyor siz yakalamaya çalışıyorsunuz. Ayak izlerini kaçırsanız kaybolacaksınız sanki.Sayfaları çevirmek için beklemek istemiyorsunuz. Topkapı sarayından kaybolan bir tahttan zamanda seyahat edebilen bir gemiye, çektikçe çözülerek elinize gelen fantastik bir bilim kurguyla karşı karşıya kalıyorsunuz. Sürükleyici mi diye sorarsanız evet son derece sürükleyici. Ama en çarpıcı yönü bu değil. Kılcallarına kadar bize ait olan dokusu. Herkes tanıdık ve her şey yanı başımızda yaşanıyor sanki...
Bazı hikâyeler yalnızca okumak içindir. Okursunuz sonra arkanıza yaslanıp içinizde bıraktığı duyguyu tadar ve kalkarsınız. Ama “Cam Duvarlar” böyle değil. Okuduktan sonra birine anlatabileceğiniz, anlatmak için can atacağınız hikâyelerle dolu. Ama kitabın asıl ilginç yanı, vakıa hikâyelerinden hiç beklenmeyen bir derinlik taşıması. Bulanık, helezonik ve başladığı yere asla dönemeyen cümleler yok. Aksine sade, akıcı, berrak bir dil ve bazen gülümseten bir üslubu var. Olaylar, kahramanlar sayfalardan fırlayacakmışçasına canlı ve yanımızda. Bu özelliğiyle, ayağınızı bile ıslatmayacağını düşündüğünüz bir öykü gibi okumaya başlıyorsunuz fakat sona geldiğinizde “Ne oldu ve metin sizi nasıl götürdü?” anlamadan kendinizi derinlere dalmış buluyorsunuz. İşte o an hayalinizde size gülümsüyor yazar: “Hoş geldin ey okur, işte asıl buluşma yerimiz burası, tüm yolculuk buraya ulaşmak içindi” diyor
Yağmur Dergisi Mayıs - Haziran 2016
“Sevgili Arkadaş! Yangın çıkarmaya yarayan ya da hayvanları zehirlemek için gerekli olan malzemeleri alır almaz cevap vermelisiniz. Kullanım talimatları sarıldıkları kâğıdın içinde yazılıdır. Yangın çıkaracak aletler bir yere konulduktan 3,5 saat sonra faaliyete geçer. Bunların harekete hazır trenlerin vagonlarına yerleştirilmesi gerekmektedir. Ahırlar hayvanlara zehir verildikten sonra tutuşturulmalıdır… Sülfürik asit tedarik edilerek patateslere dökülmeli ve bunlar Almanlar fark etmeyecek şekilde yapılmalıdır. Zirai ürünlerin iyi yetişmemesi düşmanın bir çarpışmayı kaybetmesinden daha önemlidir. Bunları sağlamak vatana hizmettir.” ...
"Bu Osman’ın deliliği ne öncekilere ne de sonrakilere benzemez. Bazı yiğit için gözünü budaktan esirgemez derler ya, Osman öyle de değil. Gözüne sokacak budak arayan cinsten. Hak Teâlâ’ya tevekkül edip göz göre göre atını sürmüş pusunun üzerine." “Gaziler Çağının Padişahı Osman Bey” özellikle ilk gençlik çağının okumaya bayılacağı akıcı bir öykü diline sahip. Okurunu sımsıkı sarıyor ve kitap bitene kadar bir daha bırakmıyor. Bu kitap asla akademik bir çalışma değil, aksine insana dokunan, öznel ve alabildiğine bizim tarafımızda bir anlatımı var. Okurken, sanki birileri köydeki maceraları anlatıyormuş gibi kendinizi kaptırıyorsunuz. İnsana dokunuyor ve metindeki karakteri adeta bu asra taşıyor. Sayfalar arasında ilerlerken tarihi mekânların kokusu odanızın içine giriyor adeta. Bu etkiyi sağlamasında şüphesiz Âşık Paşazade ve Neşri gibi klasik kaynaklarımızın izini ve üslubunu takip etmiş olmasının payı çok fazla. Kapağını kapattığınızda “Keşke bitmeseydi” demekten kendinizi alamayacaksınız…
“Babam Sultan Bayezid Han zamanında seferler az olup asker ve ocaklıya rehavet gelmiştir. Benim zamanım ise sefer zamanı olacaktır. Seferlerde güçlük, yorgunluk; kan ve can vermek vardır. Beni peşinen bu şart ile kabul ederseniz edin. Yoksa rahatınızı isterseniz kardeşlerimden birini tercih edin, ben de sancağım olan Semendire’ye döneyim. İşte devlet, işte padişahınız ne eylerseniz eyleyin. Ama bugün benim söylediklerimi kabul edip yarın muhalefet edene aman vermem.” Yavuz Sultan Selim dönemin en çalkantılı yıllarında yapılması gerekeni sezebilen yegâne şehzadedir. Fırtınalarda alabora olabilecek bir devletin dümenini ele alıp dev dalgaları lehine çevirerek oğlu Süleyman’a muhteşem bir mülk teslim etmiştir. Elinizdeki bu kitap işte bu ilginç macerayı akıcı ama tarihi gerçeklerden kopmayan bir üslupla ele alıyor. Hayal dünyanızda ardı ardına perdeler açıp sizi Yavuz Selim’in heyecanlı dünyasına davet ediyor. Söylemesi bizden, sayfaları kovalamaktan kendinizi alamayacaksınız.
Kanuni Sultan Süleyman, 46 yıllık saltanatıyla ve son nefesine kadar sürdürdüğü on üç büyük seferle cihan tarihine izini kazımış, büyük Osmanlı sultanıdır. Osmanlı tarihi içinde Kanuni dönemi, bir “Asr-ı Saadet” sayılmıştır. Kafkaslar’dan İran içlerine, oradan Yemen’e, Aden’e ve Arabistan çöllerine; Afrika’da Mısır, Tunus, Fas ve Cezayir’e; Avrupa’da Viyana önlerine kadar uzanan topraklarla Osmanlı İmparatorluğu’nu en geniş sınırlarına ulaştıran Kanuni, Müslümanlarca “Şanlı Süleyman”, Avrupalılarca “Muhteşem Süleyman” olarak anılmıştır. Kanuni’nin asıl muhteşemliği, büyük bir devlet adamı ve komutan olmasının yanı sıra, Fuzûlî, Bakî, Mimar Sinan, Barbaros Hayreddin ve Pirî Reis gibi cevherleri keşfetmesinde gizlidir. Elinizdeki kitap, bu muhteşem devri akıcı bir öykü diliyle anlatmaktadır. Kitabı okurken coşacak ve soluk soluğa kalacaksınız. Bu heyecanınıza, dönemin önemli tarihi bilgileri de eklenince, belki de hayatınızda “iyi ki okumuşum” diyeceğiniz bir bilgi kaynağını elinizde tutmanın verdiği mutluluğu yaşayacaksınız.
Fethin Güzel Sultanı Fatih Sultan Mehmed, emsalsiz kişiliğiyle tarihe damga vurmuş bir cihan sultanını akıcı bir öykü diliyle ilk gençlik çağına tanıtma amacı taşıyan bir kitap. Fatih gibi çok yönlülüğüyle asırları aşmış bir şahsiyeti kaleme almanın zorluğu herkesin malumudur. Buna rağmen elinizdeki bu kitap fetihler çağının kokusunu odanıza taşımayı; bir cihangirin coşkulu yüreğinin kıvrımlarında sizi dolaştırmayı vaat ediyor. Kalbinize dokunan, hayal dünyanızda ardı ardına pencereler açan bir üslubu var. Okurken kendinizi surlara kanca atmış bir çeri gibi hissetmiyorsanız ya yer altında lağım atan bir kapıkulusunuzdur ya da Galata sırtlarından çekilmiş bir kadırganın vardavela tellerine ayak basıp göğsünü rüzgâra vermiş bir levent… “Ne adamlarımın çokluğuna ne de savaş aletlerime güvenirim. İtimadım yalnız Hakk’ın lütuf ve yardımınadır… Eğer o kalenin benim elimle fethi takdir olunmuşsa kale burçları taştan değil saf demirden de olsa kahır ateşiyle onu eritip mum gibi yumuşatırım. Hem ben bu şehri alamasam da niyetimin sevabına erişirim… (Sultan II. Mehmed)”
Explains how, when and why the ingenious inventions which surround us were created, from simple spectacles to complex computers. Covers such diverse subjects as toilets, bread, Braille, parachutes and jeans, alongside more traditional 'inventions' such as aeroplanes, microwaves and computers. The development of each invention is thoroughly detailed over each double page, showing not only how and why the invention was created, but how they have been influenced by other discoveries over the ages. Humorously illustrated by Adam Larkum. Contains a full glossary of technical terms and internet-links to encourage further learning.