You may have to Search all our reviewed books and magazines, click the sign up button below to create a free account.
The dawn of the 20th century changed the world irreversibly. In those days, the two sick men of the East, the Ottoman Empire and Chinas Qing Dynasty, were each facing a major crisis. Kang Youwei, a prominent Chinese philosopher and reformer, arrived in the Ottoman capital in 1908. His work reflects how the Ottoman Empire was viewed from a Chinese philosophers inimitable perspective. This book comprises a full translation of Kang Youweis unique travelogue of the Ottoman Empire during the Young Turk Revolution of 1908.
1917 Rus Devrimi’nden sonra kaçan “Beyaz Ruslar”ın birçoğunun yolu İstanbul’a düşmüştü. Bu göçmenler arasındaki birçok sanatçının yerleştikleri Beyoğlu’ndaki hayatlarını, şehrin kültürel hayatına tesirlerini, verdikleri eserleri ve faaliyetlerini Ekaterina Aygün’ün itinalı çalışmasından öğreniyoruz. Mehmet Ö. Alkan, dinler tarihi alanında verdiği eserlerle sivrilmiş bir şahsiyeti, Ali Hilmi Ömer Budda’yı yaşamı ve özgün fikirleriyle tekrar gün ışığına çıkartıyor. Buda’nın Türk kökenli olduğunu ileri süren ve ondan ilhamla Budda soyadını alan A. Hilmi Ömer Bey, farklı teolojik yaklaşımıyla dikkat çekiyor. Halil...
This book represents a new conceptualization on Turkish Foreign Policy. It includes over forty chapters covering ten area-based analyses including Turkey's relations with the EU, the Middle East, Cyprus and the US, the Balkans, the Mediterranean, Central Asia, Latin America, the Far East and International Organizations.
NEDEN DÜNYA SİYASETİNDE AFRİKA? Neden “Dünya Siyasetinde Afrika”? Örneğin The Economist dergisi 2000'de “The hopeless continent” (ümitsiz kıta) olarak attığı başlığını, 2011'de “Africa rising” (Afrika yükseliyor) olarak güncelliyor; kıtanın nüfusu bir milyarı geçiyor ve artık dünyada gelişen ilk 10 ekonomiden yedisi Afrikalı bir devlete ait oluyor. Dünyada Afrika çalışmalarının sayıları artmakta ve çok ciddi bir literatür oluşmaktadır. Sadece Fransız, İngiliz veya diğer Avrupalı (geçmişte sömürge sahibi devletlerden) değil, Çinli, Hindistanlı, ABD'li, Brezilyalı vb., Afrika konusuna ehemmiyet veren bilim insanları çoğalmaktad...
Çince Dilbilgisi kitabının yazımında öne çıkan fikir büyük bir coğrafyada kullanılan bu dile ilgi duyanların ve bu alanda çalışacakların başvuracağı bir kaynak oluşturulmasıdır. Çin’in gelişmesine paralel olarak; gerek ülkemizde gerek dünyada Çin ve Çince konularında önemli bir ihtiyaç ortaya çıkmıştır. Ülkemizde son yıllarda Çin ile ticaretin artmasına paralel olarak Çinceye ilgi duyan ve öğrenmek isteyenlerin sayısında da gözle görülür bir artış yaşanmaktadır. Kitap iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde Çincenin gelişimi ve tarihsel süreçleri hakkında ayrıntılı bilgiler verilmekte; ikinci bölümde ise Çincenin dilbilgisi ve dil yapısı örnekler ile anlatılmaktadır.
İslâm dininin hayat ile kurmak istediği ilişkinin mahiyeti, tarihsel süreç boyunca farklı bakış açıları ve tartışmaları beraberinde getirmiştir. Bu tartışmalar, bir taraftan ilim adamlarının konu üzerinde yoğunlaşmalarına diğer taraftan konunun dinamik yönünün gelişmesine katkıda bulunmuştur. Konu ile ilgili farklı perspektifler bulunmasına rağmen savunulan görüşlerin referanslarını, çoğunlukla İslâm medeniyetinin kurucu iki unsuru olan Kur’an ve Sünnet teşkil etmiştir. Entelektüel düzeydeki bu çabaların altında yatan en temel faktörlerden birini, çağın ihtiyaçları da göz ardı edilmeksizin Kur’an ve Sünnet’in doğru anlaşılm...
Soğuk Savaş sonrası yaşanan gelişmeler Türk Dünyasının önünü açmış ve bağımsızlıklarını kazanan Türk devletleri bir arada hareket etme imkânı yakalamışlardır. Aralarında ortak tarih, dil, kültür ve din bulunan Türk Devletleri hayal olarak tasavvur edilen fakat Türk Devletleri Teşkilatı ile gerçeğe dönüşen Çin Seddinden Adriyatik Denizine bir arada olma ve uluslararası sisteme etki etme noktasına ulaşmışlardır. Türk devletlerinin bu süreç içerisinde büyük bir güç olarak ön plana çıkmaya başlayan Çin ile olan ilişkileri tarih boyunca var olmuş ve bağımsızlık sonrası daha da önemli hale gelmiştir. Rusya-Çin-ABD bağlamında il...
İnsanlık tarihi M.Ö. 3 binlerde aydınlanmaya başladığında dünyanın farklı bölgelerinde bazı toplulukların varlığından haberdar oluruz. Bunların Ön Asya'da Mısır'da Akdeniz etrafında, Hint ve Çin'de bulunduğu kabul edilir ve böyle yazılır. Aynı devirlerde Orta Asya'nın derinliklerinde de insanlar yaşıyordu. Nitekim komşuları Çinliler ilk efsanevi metinlerinde onlara yer veriyordu. Bu toplulukların uçsuz bucaksız bozkırlarda boy ya da boy grupları halinde yaşadıkları bildirilmektedir. Aradan yüzyıllar geçer, tarih daha belirgin hale geldiğinde biz onları Hunlar olarak tanırız. Ancak, onlar çok önemli bir aşamaya yükselirler. Bir siyasi birli...
Elinizdeki bu kitapta, önemi giderek artan Açık Kaynak İstihbaratı (AKİS) ele alınmaktadır. Dünyadaki muhtelif istihbarat servislerinin ihtiyaçlarının, yaklaşık olarak %80 ile %90’ı açık kaynaklardan elde edilmektedir. Dolayısıyla açık kaynaklarda yer alan verilerin istihbarî açıdan değerlendirilmesinin önemi de artmaktadır. Kitapta, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/ PDY) elebaşı Fetullah Gülen’in yapmış olduğu konuşmalar açık kaynak istihbaratı olarak değerlendirilmiş ve söylem analizi yöntemiyle analiz edilmiştir. Böylelikle söylem analizi ve açık kaynak istihbaratının birlikte nasıl çalışılabileceği de ortaya konulmuştur. Gülen’in konuşmalarında 15 Temmuz 2016’da gerçekleşen darbe girişimine dair imalarda bulunduğu deşifre edilmiştir. Açık kaynak istihbaratı, teknolojik inkişaflar ile birlikte geleceğin en kıymetli istihbarat türleri arasında yerini almaktadır. Ortaya konulan bu çalışma ile birlikte, millî güvenliğin sağlanmasında, açık kaynak istihbaratına daha fazla önem verilmesinin ülkemize katkı sağlayacağı değerlendirilmektedir.