You may have to Search all our reviewed books and magazines, click the sign up button below to create a free account.
Şüphesiz ki karşısında duran o derme çatma kulübe gerçeğin ta kendisiydi. Hemen yanında duran; yirmili yaşların sonunda, neredeyse zayıflıktan kemikleri sayılan, her yeri delinmiş kevgir misali kıyafetleriyle, her gün büyük bir özveri içinde tamir ettiği motosikletlerin vücuduna bulaşmış yağının, terlemiş vücudundan zift gibi aktığını gördüğü esmer çocuğa, dönüp son bir kez daha baktı derin bir minnet duygusuyla. Kaderinin onu elinden tutup getirdiği yere girmeden önce… Çocuk yanından ayrılınca, bir süre daha bekledi. Ağarmaya yüz tutmuş saçları karmakarışıktı. Yorgunluktan beyaz kısımları kızarmaya başlamış yosun yeşili ...
Pars Ata Bek’in oğlu, yaman güreşçi Böke, amca oğlunun ölümüne neden olunca, Türkmen obası, Selçuklu sultanının buyruğuyla Kayseri’den güneye, Alanya’ya doğru Bizans topraklarında göç yoluna çıkar. Defalarca dinlediği Oğuz Kağan Destanı’nı yüreğinde duyan Böke, bir Rum kalesinde papazın kızına tutulur. Bin bir macerayla Toroslar’ı aşıp Akdeniz kıyısına indiklerindeyse, Ermeniler’in dilek şenliklerinde düzenlenen boğa güreşleri hem Böke’nin, hem Türkmenler’in yaşamını değiştirecek, seyirciler arasındaki prenses, Böke’yi büyüleyecektir…
Işığa Gönül Verenler Yürürken haşre yürür gibi yürümeli insan... "İnsan ömründe güneş bir kere doğar ve bir kere batar. İnsanın sadece bir tercih hakkı vardır." (M. Fethullah GÜLEN) Hayat yolumuz bizleri ahiret yurduna doğru götürmekte ve insan olmanın ağır yüküyle bu yolu kat etmekteyiz, insan olmanın erdemiyle, imanın ışığıyla bu yolu tamamlamak için yol azığımızın çok olması gerek, çünkü hayat, Yunus'un: "Bu yol uzundur, Menzili çoktur, Geçidi yoktur, Derin sular var." mısralarıyla anlattığı zorlu bir yoldur. "Işığa Gönül Verenler", bazen Efendimiz'den (sallallahu aleyhi ve sellem) bazen Bediüzzaman Hazretleri'nden, bazen de Fe...
Articles in various subjects; Islam, Islamic history, literature; politics etc...
Cumhuriyetin kuruluşunun yüzüncü yıldönümünü yaşıyoruz. Bu yolu açan, 1918-1923 arası dönemde verilen Millî Mücadele’dir. Gerek cumhuriyet gerekse onu hazırlayan bu tarihî mücadele, daima tek bir bireyin, Mustafa Kemal’in zihninde şekillenmiş bir fikrin uygulanması olarak indirgemeci biçimde ele alınmıştır. Bir İhtilal Olarak Millî Mücadele, her şeyden önce Millî Mücadele’yi farklı bir pencereden, Marksist bir analiz temelinde anlama çabasıdır. Sungur Savran, bu tarihî olayın Marksist anlayışa göre gerçek bir devrim olduğunu savunuyor. Sonuçta bir burjuva devrimi olarak biçimlenmiştir ama özellikle 1918’den 1921 başına kadar başta k...
"Birinci saftaki haslar içine girmeye hak kazanmış, Nur'un kahramanlarından, muhlis, ikinci bir Hüsrev, Hasan Feyzi gibi, metin, ihlası tam, bahadır, Risale-i Nur'a pekçok faydası dokunan, fedakâr, edip, vasıta-i irtibat, fevkalade sadakatli, haslar dairesinde..." Bediüzzaman Said Nursî Mustafa Osman Efendi, Üstad Bediüzzaman'ı ilk olarak 1941 yılında Kastamonu'da ziyaret eder. Bu ziyaretten sonra Nur'un manevî cazibesine kapılarak ömrünün sonuna kadar, tam elli yıl iman ve Kur'an hizmetinde aktif rol alır. Safranbolu'da ticarî faaliyetlerinin yanında Nur'un muhabere merkezi gibi çalışır; Üstad Bediüzzaman'dan ve Nur talebelerinden gelen risale ve mektupları...
"Osmanlı'nın sırrı nedir" sorusunun cevabını arayan yazarın Osmanlı kuruluş döneminin dinamiklerini ve felsefesini bugünkü dille inşa ettiği romandır. Duvarları süsleyen "Ey Osmancık; beğsin. Bundan sonra öfke bize, uysallık sana; güceniklik bize, gönül alma sana; suçlama bizde, katlanma sende; bundan böyle, yanılgı bize, hoş görmek sana; aciz bize, yardım sana; geçimsizlikler, uyuşmazlıklar, anlaşmazlıklar, çatışmalar bize, adalet sana; kötü göz bize, şom ağız bize, haksız yorum bize, bağışlama sana. Ey Osmancık bundan böyle, bölmek bize, bütünlemek sana; üşengenlik bize, gayret sana; uyuşukluk bize, rahat bize, uyarmak şevklendirmek, gayretlendirmek sana" gibi sözler bu kitabın eseridir. [Ötüken Neşriyat]
21. yüzyıl başında çoğu insan sosyalizmin denendiğini ve işe yaramadığının görüldüğünü, Marksizmin yanlışlandığını düşünüyor. Sungur Savran, Marksistler kitabında aksini savunuyor. 20. yüzyıl sosyalizm deneyiminin, tam tersine, Marksizmi doğruladığını ileri sürüyor. Çöküşün Marksist teorinin ve programın bir aşamada terk edilmesi dolayısıyla gerçekleştiğini vurguluyor. Bu birinci ciltte yazar, Marksizmin 19. yüzyılda teori ile pratiği birleştiren bir yaklaşımla bir devrim kılavuzu olarak geliştiğini gösteriyor. Kapital’in birinci cildi 1867’de yayınlanmıştı. İlk kalıcı işçi devrimi 1917’de, ondan tam 50 yıl sonra ger...