You may have to Search all our reviewed books and magazines, click the sign up button below to create a free account.
İnsan babasını kaybedince yalnız kaldığını ve yaşlandığını daha bir yüreğinde hissediyor ve o boşluğu hiçbir şeyle dolduramıyor. “Oğlum Ufuk, toplama, çarpmayı tam bilemeyenlere, sakın logaritma cetvelini öğretmeye kalkma,” diye yazmıştı bana yazdığı bir yazıda.
Her yeni din, başka bir dini ve o dini devletin tüm temellerini sarsan ve kendi devletini kurmaya dönük bir devrimci harekettir. Vatansızdır ve enternasyonaldir. Bütün yeryüzüne aittir. Sınırlar ötesidir. Gün ışığına çıktığı andan itibaren kendi emirleri, düzeni ve disiplininin hayata geçmesi için mücadele başlar. Her türlü olanaklar seferber edilerek yeni dine karşı durulursa da, etki tepki düzleminde yıllar alsa da çoğunluğun dediği olur. Yeni din, devleti ele geçirir. Din, devlet dini olarak kabul edilir. Dinin devrimci karakteri işte o ana kadar geçerlidir. Yeni din egemenleşince, devrimci özelliklerini kaybeder. Tıpkı eskisi gibi yeni din de...
Dünya Düzenini SAVAŞÇILAR ve MACERACILAR İnsana bitki ve hayvanı evcilleştirerek yerleşik yaşama geçme imkanını tanıyan ilk yer, doğu coğrafyasıydı. Bu yüzden ilk kabile düzeninden krallığa ve imparatorluğa doğru değişen ölçekte ilk savaşlar da, bu coğrafyada gerçekleşti. Mezopotamya’dan başlayıp Mısır, Levant, Küçük Asya (Anadolu), İndus ve Çin’e genişleyen tarım ve ticaret coğrafyalarında ilk savaş dumanları tüterken, buna eşlik eden zenginlik, aynı zamanda buralarda dünyanın ilk medeniyetlerini de inşa etmeye başladı. Binlerce yılın ardından batı ufkunda beliren yeni savaşçılar, zenginlik ihtirasına yeni bir yön tayin etmeye başlamış olsalar bile, savaşın ve savaşçının temel mantığı, zemini ve araçları hiç değişmeksizin kendini tekrar etmeye devam edecekti; o da mülkiyet kazanma ve mülksüzleştirmeydi…
KALDIRIRSAN “ZAMANI” ARADAN OL DER VE OLDURUR “YARADAN” Bakın gençler, dua ediyoruz ama duamız kabul olmuyor diyorsunuz oysaki Yüce Allah (c.c), “Kullarım, beni senden sorarlarsa, (bilsinler ki) gerçekten ben (onlara çok) yakınım. Bana dua edince, dua edenin duasına icabet ederim.” (Bakara: 186) diyor. Yukarıdaki, ötendeki bir tanrı ile değil, Kur’an-ı Kerim’e göre şah damarından daha yakın olan ile muhatapsın. Hitabın dışa değil, özüne olmalı! Dualara icabet ederim diyen Allah (c.c), vaadine muhalefet etmez, dualarınıza icabet eder. Peki, neden dualara icabet olunmuyor biliyor musunuz? Bunun cevabını Hz. Mevlânâ veriyor: “Ey Gönül! İsted...
This major reference work covers all aspects of architectural inscriptions in the Muslim world: the artists and their patrons, what inscriptions add to architectural design, what materials were used, what their purpose was and how they infuse buildings with meaning. From Spain to China, and from the Middle Ages to our own lifetime, Islamic architecture and calligraphy are inexorably intertwined. Mosques, dervish lodges, mausolea, libraries, even baths and market places bear masterpieces of calligraphy that rival the most refined of books and scrolls.
Günümüzde Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemine ilişkin ilgi ve araştırmalar artmasına rağmen 1905 yılında Rusya’da meydana gelen olayların Sultan Abdülhamid Türkiye’sindeki sosyal, kültürel ve siyasî çerçevedeki yansımalarına ilişkin yeterli seviyede çalışma yapıldığı söylenemez. Hasip Saygılı’nın 1905 Rus Devrimi ve Sultan Abdülhamid çalışması, 1905 Devrimi’nin Osmanlı ülkesindeki etkilerini Sultan Abdülhamid idaresi ve muhalif Jöntürk hareketi arasındaki gerilimli ilişki üzerinden ele alarak bu alandaki boşluğu dolduruyor. Çalışmada 1905 yılından itibaren Türkiye’de meydana gelen ve 23 Temmuz 1908 tarihinde Sultan Abdülhamid’in anayasayı tekrar yürürlüğe koyduğunu açıkladığı “İnkılâb-ı Âzîm”e kadar sürmüş olan siyasî ve toplumsal olayların üzerinde 1905 Rus Devrimi’nin etkileri, ideolojik kurguların ötesinde birincil kaynaklara dayanılarak gösterilmiştir. [ Ötüken Neşriyat ]
Akıllar ve Yüreklerden Kelimelere Dökülenler Uğur’un emanetlerine sahip çıkmak, en büyük arzularından biri olan ilk kitabı KAĞITTAN KULE’yi tamamlamak… İlk tanıştığımız günlerde bahsetmişti kitap yazmak istediğinden; kitapları, filmleri, müziği ne kadar sevdiğini anlatmıştı saatlerce, günlerce… Birlikte geçirdiğimiz son yıllar zamanının çoğunu bu tutkusu için çalışarak geçirdi. Okudu, İzledi, dinledi, yazdı, sildi, baştan yazdı, titizlendi, en güzeli olsun istedi. Ebru Nalbantoğlu Bir liderin nasıl olması gerektiğini de, nasıl olmaması gerektiğini de, kritik süreçlerde hangi yolların izlenebileceğini de, ekiplerle nasıl ileti...