You may have to Search all our reviewed books and magazines, click the sign up button below to create a free account.
TÜRK - SUDAN - PAKİSTAN ROMANLARI BAĞLAMINDA KARŞILAŞTIRMALI BİR İNCELEME
This book is the largest referral for Turkish companies.
Empire of the Gazis: The Rise and Decline of the Ottoman Empire, 1280-1808 is the first book of the two-volume History of the Ottoman Empire and Modern Turkey. It describes how the Ottoman Turks, a small band of nomadic soldiers, managed to expand their dominions from a small principality in northwestern Anatolia on the borders of the Byzantine Empire into one of the great empires of fifteenth- and sixteenth-century Europe and Asia, extending from northern Hungary to southern Arabia and from the Crimea across North Africa almost to the Atlantic Ocean. The volume sweeps away the accumulated prejudices of centuries and describes the empire of the sultans as a living, changing society, dominated by the small multinational Ottoman ruling class led by the sultan, but with a scope of government so narrow that the subjects, Muslim and non-Muslim alike, were left to carry on their own lives, religions, and traditions with little outside interference.
Eleştiri kuramları, edebiyatın mahiyetinin anlaşılmasında ve edebî metin tahlilinde çok önemli bir işleve sahiptir. Edebî metnin doğuşu, yapısı, etkisi gibi hususlar eleştiri kuramlarının üzerinde durduğu belli başlı konulardır. Öte yandan bir metnin daha iyi anlaşılmasında ve estetik değerinin ortaya konmasında eleştiri kuramlarının varlığına ihtiyaç duyulur. Eleştiri kuramları, metinleri tek boyutlu tahlil etme yerine farklı bakış açıları ve estetik kriterleri öne çıkararak değerlendirmeyi olanaklı hale getirir. Bu bağlamda eleştiri kuramlarından faydalanarak metin tahlillerine yönelmek edebiyat araştırmacısına büyük bir kolaylık ...
Bu kitap çalışmasında biri Arap, diğeri Türk iki yazar tarafından kaleme alınmış iki seyahatnamede Batı kavramı ve Batılı imgesi karşılaştırmalı olarak incelenmiştir. Osmanlı İmgeleminde Avrupa adlı eserinde İbrahim Şirin’in “Bu zamana kadar hep Batı’nın kendi kuruluşunda öteki olarak, hayali bir Doğu’yu nasıl ürettiği üzerinde durulmuş, oysa Doğu diye nitelendirilen coğrafya üzerindekilerce Batı’nın nasıl algılandığı sorunsalı maalesef önemsenmemiştir” (Şirin, 2006: 15) şeklinde açık bir ifade ile belirttiği üzere, Doğu-Batı algısı üzerine yapılan akademik çalışmaların çoğunlukla Batı eksenli olduğu görülmekte...
Karşılaştırmalı edebiyat incelemelerinde, Alman düşünür Goethe’nin Weltlitaratur olarak ifade ettiği yaklaşımın da önemli bir role sahip olduğu söylenebilir. Bu bakış açısından yola çıkarak, edebiyat eserlerinin -rengi, inancı, düşüncesi ne olursa olsun- insana hitap ettiği ve inceleme yapan eleştirmenin de temel kriterinin bu olması gerektiği şeklinde bir anlam çıkarımı yapılabilir. Buna göre yapılacak değerlendirme ve yorumlarda eserlerin ortak ve farklı özelliklerinden ayrıştırıcı değil, bütünleştirici; dağıtıcı değil, toplayıcı bir yaklaşım biçimi sergilenmesi gerektiği sonucuna ulaşılabilir. Bu çalışmada, alanında uzman hocalarımızın kaleme aldığı bölümlerde farklı farklı edebiyat eserleri karşılaştırmalı edebiyat verileri çerçevesinde ve güncel yaklaşımlar ışığında incelenmiş ve geniş bir yorumla değerlendirilmiştir.
Bu çalışmada, Hüseyin Râci Efendi tarafından kaleme alınan “Zağra Müftüsünün Hatıraları (Tarihçe-i Vak’a-i Zağra)” adlı eser ile Ghada Karmi tarafından kaleme alınan “Fatma’yı Ararken” adlı eser, karşılaştırmalı edebiyat bilimi verileri, tarihsel ve sosyolojik inceleme yöntemleri çerçevesinde ele alınmış ve çeşitli kaynaklar ışığında detaylı bir şekilde değerlendirilmiştir. “Zağra Müftüsünün Hatıraları (Tarihçe-i Vak’a-i Zağra)” adlı kitapta, Rus ve Bulgarların ittifak halinde saldırıya geçtikleri ve istila ettikleri Balkan coğrafyası kentlerinden biri olan ve yüzyıllarca Türk topluluklara ev sahipliği yapan Esk...
1988 yılından bu yana Türkiye çevre koruma savaşımı içinde eylemci, yazar ve bilim insanı olarak bulunuyorum. Kitap: bu savaşımın 1989-1999 arasındaki ilk on yılının anı-belgeselidir. Çok sayıda renkli fotoğrafla zenginleştirdiğim her şeyi ile tek kişilik bu çalışmaya destek ve paylaşımlarınızı bekliyorum. Amacım kitabımın kamuoyu düşün önderleri, Ekolojist-Yeşil-Çevreci (EYÇ) okurlar; sinemacılar, senaryo, medya, edebiyat ve bilim yazarlarıyla buluşmasıdır. Pek tabii ki bu ülkenin çevre koruma tarihini yazan ve yazacak araştırmacılar ve EYÇ bilimlerinin öğrencileri ile de.
Ateşli bir hatip, inanmış bir laik ve kararlı bir Atatürkçü... Muammer Aksoy'un 1950'li yıllardan bu yana taşıdığı kimliği ve kişiliğini yakından tanıyanların onu tanımlarken kullandığı üç sıfat bu.. Aksoy, belki çok kısa bir süre milletvekilliği yaptı. Ama, o uzun soluklu bir siyasetçiydi. Demokrat Parti döneminde, 1960 sonrasında ve hatta 12 Eylül sonrasında onun adı, siyaset, hukuk ve mücadele kulvarlarının ön sıralarında koşan enerjik ve yorulmak bilmeyen bir atlet gibiydi. Onu öldürenlerin asıl hedefi belki de kişiliğinin bu azalmayan inancıydı. Muammer Aksoy, Türk siyasi tarihinde inanç mücadeleleri sayfalarında hep önemli bir yer...