Welcome to our book review site go-pdf.online!

You may have to Search all our reviewed books and magazines, click the sign up button below to create a free account.

Sign up

The Book of Istanbul
  • Language: en
  • Pages: 129

The Book of Istanbul

  • Type: Book
  • -
  • Published: 2013-12-04
  • -
  • Publisher: Comma Press

Istanbul. Seat of empire. Melting pot where East meets West. Fingertip touching-point between continents. Even today there are many different versions of the city, different communities, distinct peoples, each with their own turbulent past and challenging interpretation of the present; each providing a distinct topography on which the fictions of the city can play out. This book brings together ten short stories from some of Turkey’s leading writers, taking us on a literary tour of the city, from its famous landmarks to its darkened back streets, exploring the culture, history, and most importantly people that make it the great city it is today. From the exiled writer recalling his appetite for a lost lover, to the mad, homeless man directing traffic in a freelance capacity… the contrasting perspectives of these stories surprise and delight in equal measure, and together present a new kind of guide to the city.

Mount Qaf
  • Language: en

Mount Qaf

Mount Qaf tells the story of a Turkish journalist, Emel, who is trying to track down Zahide, an old Pakistani friend she met while studying in the United States. In the course of her investigations, she finds out that Zahide has been arrested as part of the CIA rendition program and has in all likelihood been given a new identity in a clandestine program. As the novel reaches its traumatic, bloody climax, Emel’s identity begins to disintegrate and we can no longer be sure that the new identity that was given to Zahide was not in fact Emel. In Mount Oaf, Müge Iplikçi takes the idea of the outsider and internalizes it so that the story is not about the conflict between East and West or urban and rural, but about the conflict within the head of the main character.

Öykünün Bahçesi
  • Language: tr
  • Pages: 148

Öykünün Bahçesi

Kısa öyküyü niçin öykünün ta kendisi olarak anladığımı Öykünün Bahçesi'nde anlatmaya çalışıyorum. Sait Faik, bizim edebiyatımızda öykünün ayrı bir tür olarak ne denli yeri doldurulamaz olduğunu, hem de abartısızca ortaya koydu. Köktenci bir değişikliğe yol açarken, öyküyü şiirin yanında bir yere oturttu, romanın baskısına karşı ona direnç ve kişilik kazandırdı. Türk edebiyatında öykünün her zaman özel bir yeri oldu. Semih Gümüş, ülkemizde 90'lardan başlayarak artan bir ilgiyle okunan, yazılan öykünün izini bir eleştirmen olarak sürdü. Adam Öykü, Notos Öykü gibi dergiler yayınlayarak, yaşanan verimliliğin itici güçlerinden biri oldu, tartışmalar yaratan yazılar yazdı. Öykünün Bahçesi, öyküyü yakından izleyen, sevgiyle okuyan ve eleştiren bir eleştirmenin öykü üzerine yazılarını bir araya getiriyor.

Notos Öykü 24 - Çağdaş Türk Şiirinin Bir Kanonu Var mı?
  • Language: tr
  • Pages: 145

Notos Öykü 24 - Çağdaş Türk Şiirinin Bir Kanonu Var mı?

Çağdaş Türk şiirinin bir kanonu var mı? Bugünlerde ne yazıyorlar? Yazarların tezgâhlarındaki sırlar… Mine Söğüt: “Herkes geçmişinin ağırlığından kurtulmaya çalışıyor.” Enis Batur: “Profilden Akropolis” Aylin Ünek: “Mehmed Uzun’un Kürt Edebiyatındaki Yeri” Edebiyatımızın önde gelen dergilerinden Notos, Ekim-Kasım, 24. sayısında kapak konusunu Çağdaş Türk şiirinin bir kanonu var mı? sorusuna ayırdı. Adnan Özer, Alova, Hasan Bülent Kahraman, A. Adnan Azar, Mehmet Yaşın, Metin Cengiz, Can Bahadır Yüce’nin birbirinden farklı görüşler içeren yazılarıyla, konunun daha uzun ve ayrıntılı biçimde tartışılmasının gerekl...

Notos Öykü 21 - Hayvan Hakları, Hayvanlar İçin Hukuk
  • Language: tr
  • Pages: 145

Notos Öykü 21 - Hayvan Hakları, Hayvanlar İçin Hukuk

Hayvan Hakları, Hayvanlar İçin Hukukİnsanların Hayvanlara Ettikleri Faruk Duman: “Çünkü anlatacak hikâye kalmamış.” Enis Batur, “Ağaç”Murathan Mungan, Kâğıt Gemiler Louis-Ferdinand Céline: “Değer taşıyan tek hikâye bedelini ödediğinizdir.” Notos bu sayısındaki kapak konusuyla ilk kez edebiyatın bu denli dışına çıkıyor. Hayvanların kötü davranışlara uğradığı ve hayvan katliamlarının yapıldığı bir dünyada yaşıyoruz. Yalnızca ABD’de, yemek için yılda 10 milyar hayvan öldürülüyor. Fokların yüzde 42’sinin derisi canlı canlı yüzülüyor. Mezbahalarda endüstriyel katliam yaşanıyor. Notos’un “Sunuş” yazısında, ...

Notos Öykü 60 - Halid Ziya Uşaklıgil
  • Language: tr
  • Pages: 145

Notos Öykü 60 - Halid Ziya Uşaklıgil

Halid Ziya Uşaklıgil Başlangıçta O Vardı • W.G. Sebald: “Kendinden kuşku duymayan edebiyat sahtekârlıktır.” • Yazarın Fırçası: Henry Miller, Lawrence Durrell, Sylvia Plath • Theodor W. Adorno: Günümüzde Sanat ve Din Üzerine Tezler • Sibel Oral: “O sertliği sakınmadım yazarken.” Edebiyatımızın önde gelen dergilerinden Notos, yaptığı bütün yazar dosyalarını kalıcı bir kaynağa dönüştüren anlayışıyla bu sayıda Halid Ziya Uşaklıgil’e yöneliyor. Halid Ziya Uşaklıgil’in geçen yüzyılın başında, çağdaş Türkçe romanın başlangıcını oluşturduğu, genellikle onay görmüş bir saptamadır. Aşk-ı Memnu ile Mai ve Siyah ...

Dondurmam Tılsım
  • Language: tr
  • Pages: 65

Dondurmam Tılsım

Ödüllü yazar Müge İplikçi, yeni çocuk romanında, okurlarını yeraltı karanlığından güneşli zeytin bahçelerine çıkarıyor. Zeytinliklerin yok edilmesi ve maden kazaları gibi acıtıcı konuları, umut ve sevgi dolu bir pencereden aktaran yazar, yaşamı ve dayanışmayı yüceltiyor. Zengin dil kullanımı ve gerçekçi karakterleriyle dikkati çeken roman, sorunlarla baş etmenin; geçmişe inat, yeni öyküler yazabilmenin gücünü duyumsatıyor.

Kalpten Seven İnsanlar
  • Language: tr
  • Pages: 96

Kalpten Seven İnsanlar

“Soğuk bir kış günü, yaşamın bir cilvesi olarak 29 Şubat’ta doğdunuz. Dört yılda bir varsayılan bir insan oldunuz. Dahası da geldi başınıza. Artık yıllardan bir gün, yine doğum gününüzde, Türkiye diye bir ülkede, teyzenizin askerdeki torununu ziyarete giderken bir trafik kazası nedeniyle sırra kadem bastınız.” Müge İplikçi’nin yeni kitabı bu sözlerle başlıyor. Kalpten Seven İnsanlar’ın bir öykü kitabı kadar gücünü kadim masallardan, anlatılardan alan öykülerin birbirlerine teyellendiği bir kısa roman olduğu da söylenebilir. Neyyir ve Korkut’un kimlikleri aşan, yaşamları kat eden, zamanı altüst eden aşkını anlatıyor aslı...

Uçan Salı
  • Language: tr
  • Pages: 97

Uçan Salı

Çağdaş edebiyatımızın özgün kalemi Müge İplikçi’nin çocuklar için kaleme aldığı ilk öykü. Okurlarını küçük bir çocuğun hayallerinin, özellikle de “uçma tutkusu”nun peşinden sürükleyecek bu ilginç öykü, İstanbul’un yok edilen simgelerinden biri olan Kadıköy’deki eski Salı Pazarı’nda geçiyor. Hayalperest bir çocuğun gündüz düşlerini, okuru gerçek ve hayal arasında duraksız bir yolculuğa çıkararak anlatan İplikçi bu çok renkli öyküsünü, gözardı edilen toplumsal gerçekler ve unutulmaya yüz tutmuş insani değerlerle kurguluyor. Kitap, Mustafa Delioğlu’nun düşleri zenginleştiren usta işi desenleri, Suzan Aral’ın özgün grafik tasarımıyla çağdaş çocuk edebiyatının unutulmazları arasında yerini almaya aday.

Columbus'un Kadınları
  • Language: tr
  • Pages: 90

Columbus'un Kadınları

“Evet, onun hakkında bugüne kadar hiçbir şey yazmadım. Yazsaydım ‘tarih’i çarpıtırdım belki de. Şimdi ona ihanet ettiğimi sanıyorsunuz değil mi? Asla. Ruhumun en derin noktasına kadar onu sevdim ve ona inandım. Beni aldatan asıl oydu. Bensiz düşleri ve bir türlü yetişemediğim tutkularıydı sonumuzu getiren. Belki de tarihin ta kendisi. Ancak şu da bir gerçek ki bu ‘tarih’ ne onun tarihiydi ne de benim. Aslında ikimiz de sahnenin dışındaydık.” Columbus’un Kadınları memleketlerinden, köklerinden uzak kalan ya da kalmak zorunda olan kadınları; onların hayatlarını sürdürme çabalarını ve bu hayatın sınırlarını devamlı zorlamaya çalışmalarını anlatıyor. Başta sıla hasreti olmak üzere birbirinden farklı ama bir o kadar ortak özlemlerin bu kadınları nasıl bir araya getirdiğini ve başka diyarlarda, başka insanlarda buldukları yurdu anlatıyor. Yabancılaşma, kimliksizlik, dayanışma gibi bugün de gündemde fazlasıyla yer eden güç meseleleri ustalıkla ele alan Müge İplikçi hayati bir soru soruyor: Doğduğu ve büyüdüğü topraklardan kopup uzaklaşan insan değişir mi? Ve nasıl değişir?..