Welcome to our book review site go-pdf.online!

You may have to Search all our reviewed books and magazines, click the sign up button below to create a free account.

Sign up

Fagin
  • Language: tr
  • Pages: 128

Fagin

Semra Topal, henüz dünyaca ünlü değil... Hala Türk okurunca da çok bilinmemesine rağmen buna aldırmayan tek yazar neredeyse. Semra Topal marjinal bir yazar değil; dünya roman sanatının buradaki izdüşümü nereye düşmesi gerekiyorsa orda duruyor. Bulunduğu yeri sadece yazarak dolduran, Türk romanını sımsıkı sarmalayan bir yazar. Sakın onu sadece eleştirmenlerin tanıdığı, akademisyenlerin çokça terennüm ettiği, eh okurların da mecburen takip etmek zorunda kaldıkları kuru yazarlardan sanmayın, çok fena yanılırsınız. O ne gümbür gümbür geliyor ne de alkışlanıyor, zaten nefret eder de bunlardan. Altıncı romanını yayınlarken uzaktan bize gül...

Kirlihanımlar
  • Language: tr
  • Pages: 253

Kirlihanımlar

“Kalas gibi kaba ve çirkin insanların yaşadığı Ankara’dan, bu kadar güzel bir insan çıkabiliyorsa artık dünyada her şey olabilir demektir. Kadınların ona ilk görüşte aşık olmaları nerdeyse bir kuraldı ve Ahmet bu kurala ziyadesiyle alışıktı. Kadınlar ona karşı aptallık safhasında zayıftı, brifingin verildiği sırada ODTÜ’lüler, Egeliler, Silifkeliler (mutfak takımının yarısı Silifkeliydi) kim var kim yoksa bakışlarıyla yiyorlardı bu adamı. Kirlihanım bile cipsini tıkınırken şöyle diyordu: “Tanrım bu adam gördüğüm hiç kimseye benzemiyor...” Bu kolektif aşkın içinde sadece altmışlıklarla Zeliha yoktu, geçmişlerini ve fantezilerini kimselerin öğrenmek istemeyeceği ayrı bir gruptu onlar, içgüdüsel dışlanmışlıklarına hiç kimsenin kafa yormadığı karanlık bir grup. O ara Volki de öğüt veriyordu Kirlihanım’a: “Sakın kalbini karıştırma bu işe. Buradan çıkınca düşünmeye hiç vaktin olmayacak, çünkü eşek gibi çalışan insanların hiçbir şeye vakti olmaz...”

Sevgi S.nin Gülüşü
  • Language: tr
  • Pages: 50

Sevgi S.nin Gülüşü

Sevgi S.’yi yedi yaşından beri tanıyorum. Annesinin çok yeşil bir bahçesi vardı; çocuklar tarafından hücuma uğrayan bir erik ağacını çok iyi hatırlıyorum, bu ağaca bağlılığını Sevgi S. de hiçbir zaman saklamamıştır zaten. Benim için sıradan ve açgözlü çocuklar için yağmalamaya gelen bir ağaçtır dediğim bu ağacı başka türlü seviyordu o, yabancı ya da tanıdık çocuklar sapanla ya da sapansız, ama her zaman küçük taşlarla vururdu. Sevgi’nin ağacı bunların rüyalarında da ağızlarının suyunu akıtmış olmalı. "Semra Topal'ın metinleri roman bilincimizin önemli eşikleridir. " HASAN BÜLENT KAHRAMAN"Semra Topal romanımızda duym...

Mari Foneçka
  • Language: tr
  • Pages: 140

Mari Foneçka

“Yeşillenmiş parklarını, çam ağaçlarını, çınarlarını, ıhlamurlarını, pürtelaş insanların artık kullanmadıkları eski tencerelerinde, göstermelik yoğurt kaplarında, göstermelik salça yahut nebati yağ kutularında yetiştirdikleri mis kokulu fesleğenleri, hanımellerini, genel karamsarlığını, hödüklüğünü, yıkılmaya mahkûm binalarını, telle çevrili özel arazilerini, muhatapsız haykırışlarını falan iyi bildiğim bu çevreden birileri, ne bileyim huyları olduğu üzere canlı cenaze misali sana yanaşır ve yapay bir coşkuyla saati ya da bulamadığı yolu, ana caddeyi, çoktan unutulmuş, maziye karışmış bir sokağı, bilmem kaçıncı d...

Mukaddes Cildin Parçalanışı
  • Language: tr
  • Pages: 242

Mukaddes Cildin Parçalanışı

“Mavi Tenli Kadın, bir deri bir kemik kalmış bir ot oğlanın narin başını mengeneye benzeyen eliyle okşuyor ve hoplaya hoplaya gülüyordu. Dırdırla dolu karanlık dünyayı böylesi bir neşeyle topa tutması gözle görülmeden inanılacak bir şey değildi. Oğlan öyle dengesiz biriydi ki, yaptığı biçimsiz bir hareket yüzünden belindeki tabancası nerdeyse olduğu gibi göründü, okuma yazma bilmeyen bu çocuk on altısından fazla görünmüyordu. Ot oğlanlar arasında en cahil olanıydı, ama nedense suratı cahil bir surat değildi. İnsanı korkutan, tütsülenmiş gibi baygın kapkara gözler, bembeyaz dişler, hafif kambur duruş ve yıkandığı şüpheli giysilerin toplamıydı. Sıkmacı kadınlar gibi kucakta kalmış değildi, ama gerçek bir annesi olmasına rağmen yüzde yüz kucakta kalmıştan daha beterdi, hayatın-da bir kez bile karşılaşmadığı gerçek babasıyla ilgili anlattığı bütün inanılmaz şeylerin hepsi doğruydu.”

Gece Gülüşü
  • Language: tr
  • Pages: 124

Gece Gülüşü

"Gece Gülüşü'nde Semra Topal, gecenin insanlarını erotik bir esriklik içinde, toplumsal düzene her türlü başkaldıran biçimde anlatmış. Gecenin Şamarı barında, yıllardır bir araya gelen birkaç kişinin hikâyesidir anlatılan. Toplumun dışındadırlar ve hiçbir zaman onlara dahil olmak için çaba harcamamışlardır. Düzen dışı olan bu insanlar bir tür cemaat kurmuşlardır. Her zaman aynı barda, aynı kişiler, aynı ayinin içindedirler. Kötü huyludurlar ve bu durumlarından oldukça zevk almaktadırlar. Hayal güçleri oldukça gelişkindir ve bu gücü çoğunlukla erotizm için kullanırlar. Cinsel esriklik içinde hiçbir yasak tanımazlar. Bu esrik anla...

Salta dur
  • Language: tr
  • Pages: 232

Salta dur

  • Type: Book
  • -
  • Published: 2006
  • -
  • Publisher: Unknown

None

XX Kuşağı Öyküleri
  • Language: tr
  • Pages: 172

XX Kuşağı Öyküleri

20. yüzyıl, bu tarihin en çok sıkıştırıldığı, üzerine en çok ışık ve karanlık vuran; şiddetin hiç eksik olmadığı en ağır yüzyıldır. Bu asrın ikinci yarısına konuşlandıragelen bir kuşak var ki tek görevi ve etkinliği neredeyse gözlem ve gözlemcilikten ibaret: X Kuşağı diyorlar ona hanidir. Halen yaşları 55-40 arasında gidip gelen bu kuşağın mensupları (1965-1979 doğumlular) aynı zamanda bu yüzyılın tüm nedenleri ve sonuçları arasında da gidip gelmektedir. Bu kuşağa atfedebileceğimiz bir diğer özellik de yaşantıdan ziyade, gözleme ve tanıklığa itildiği bir sosyal planda varolmasıdır. X, adeta varolmuş, ama yaşamamış, sad...

Yara
  • Language: tr
  • Pages: 113

Yara

Sevdiği ve belki de her gün bir yenisini bulduğu tatlımsı adlarda, yitirdiği çocukluğunun dünyasını bulacağını sanıyordu, oysa yitirilen cennetlerin anahtarı gaga burunlu bir ucube tarafından masal kitaplarındaki uğursuz kuyulara atılmıştı çoktan -ve bildiğimiz gibi en eski adam Adem de, bir yıl ayakta durarak, hepimiz adına yitirdiği Cennet'in yasını tutmuştu, bu dünyanın en uzun yılından geriye sadece kocaman bir ayak izi kaldı (herhalde tek ayağının değil de iki ayağı üstünde durmuştu bu hazret). Onun için yitirilen her şeyin tek ilahi simgesi Adem'in ayak izidir, yıllardır bu mitolojik yara izinden kendi kalplerine huzur damıtmak için

Kürklü Gece
  • Language: tr
  • Pages: 134

Kürklü Gece

“Tartışmayacağım tabii, stoacı gibi bu adamı karşıma alarak düşünce labirentlerinde kaybolmaya niyetim yok, o üstü kapalı yaya yolları ve harikulade kolonadların içinde zaman zaman yüzüm kızararak, zaman zaman da iniltili bir ses çıkartarak eşlikçime doğruluğu tartışmalı ve utanç verici şeyler anlatmak isterdim, arada bir ağzımıza attığımız acımsı bir meyveyle dişlerimizi kamaştırarak evreni ne güzel aşağılardık. İşte o zaman evreni kürklü bir pelerin gibi örtünür, birbirimize suç ortakları gibi sokularak, hırsımızı ve gariplikle-rimizi kolonadların arkalarındaki tozlu odalara taşımanın verdiği kıvançla sinsi kahkahalar atardık ve açıkça söyleyeyim bunlar da neşeli kahkaha tanrısı Bacchus’ün kahkahaları olurdu, suç ortağım, kardeşim inanılmaz bir öyküye başlamadan önce bronz kupalarımızı çılgın gibi çarpardık, öyküsünden önce dudaklarını ıslatmak ona iyi gelirdi ve ben o zaman başım dönerek kardeşimin ağzına bakardım.“