You may have to Search all our reviewed books and magazines, click the sign up button below to create a free account.
"İnsanın, geçmişle arasında kurduğu ilişkiye, biz tarih diyoruz. İlişkinin kah resmi, kah hayali, kah fırtınalı ya da huzurlu oluşu, geçmişten değil, kendimize ve geleceğimize ilişkin karşılaştığımız problemlerden yahut yaptığımız tasarımlardan kaynaklanıyor. Ne de olsa bugün var olan ve yaşayanlar bizleriz. Bununla birlikte varlığımız ile geçmişimiz arasındaki bu ilişkinin etkiye çok da açık olduğunu söylemek kolay değildir. Çünkü bizlerin tanım ve tasarımlarımızın tarihe yüklediği gerilim ile onun bir sosyal bilim olarak metodolojik güvenceleri arasında sürekli bir didişme mevcuttur." -Mustafa Safran- Bahsedilen bu gerilimin eği...
Modern dönemde eğitimin yaygın-laşması ve kitlesel boyutlara ulaşması, siyasî iktidarların ders kitaplarına olan ilgisini ortaya çıkarmıştır. Toplumsal bilgi, davranış, inanç ve değerlerin ders kitapları aracılığıyla aktarılmasıyla yeni nesillerde sadâkât, itaat ve aidiyet duyguları inşa edilmeye çalışılmıştır. Ders kitapları, siyasi iktidara milyonlarca öğrenciye ulaşarak toplumsal düzeni sürdürmek, kültürel değerleri aktarmak ve çeşitli normları belirlemek için gerek duyduğu meşruiyet zeminini sağlayan önemli bir araç niteliği taşır. Genelde kültür dersleri özelde ise tarih dersleriyle vatan, vatanseverlik, ulusu yüceltme gibi ...
Osmanlı Türk Modernleşmesinde Rus Tesîri (1699-1876) adını taşıyan elinizdeki kitabı yazma düşüncesi, Dostoyevski’nin Türklerle ilgili yazdıklarına yönelik uzun yıllar önce yaptığım okumaların sonucunda oluşmuştu. Zaman içinde yaptığım diğer okumalar kitabın Osmanlı Türk modernleşmesine dâir muhtevâsını belirledi. Bütün dünyada hayranlıkla okunan bir yazarın Türklere düşman olması, bende zihnî bir tahrîke sebep olmuştu. Üstelik Tolstoy’a Türklerle ilgili düşüncelerinden dolayı çıkışıyordu Dostoyevski. Sonra Puşkin’in büyük dedesinin bir Osmanlı kölesi olduğunu öğrendim. Puşkin’in “Erzurum Yolculuğu”nda yazdıkl...
Üç kıtanın son hükümdarı Sultan II. Abdülhamid. Otuz dördüncü Osmanlı padişahı. Sultan Hamid ülkenin çok zor dönemlerden geçtiği bir süreçte devlet başkanlığı yaptı. Bu süre içinde ülkeyi ayakta tutma çabası verdi. 33 yıllık bir iktidardan sonra tahttan indirildi. Kendisinden sonra gelen padişahların ülke yönetiminde her hangi bir etkinliklerinin olmadığı göz önünde bulundurulursa, II. Abdülhamid Osmanlıların son ve gerçek İmparatoru idi. Sultan Hamid devleti idare ederken keyfi hareket etmez, birçok konuda uzmanların görüşünü alır, son kararı kendisi verirdi. Bu bağlamda, II. Abdülhamid idaresi aslında merkezi yönetimin güçlü o...
15 Haziran 2015 tarihinde dört yıllık eşim Ayça'yı lösemi hastalığı sonucu ebedi aleme uğurladık. Ayça'mın vefat günü benim Türklerde tarih bilinci sorununu anlamam için bir başlangıç oldu. İlk gün O'nun kişisel eşyaları tamamıyla toplanıp evden çıkarıldı ve başkalarına dağıtıldı. Toplumca zorunlu bir uygulama olarak görülen ve ailesince de uygulamaya sokulan bir karardı bu. Onu hatırlatacak tek bir eşya dahi bırakılmadı kendi ailesinin evinde. Bu elbette sadece kendi ailesinin bir iradesi değildi. Konu-komşu herkes Ayça'nın eşyalarının dağıtılması talebini dillendirdi. Bellek, hatıralarla varoluşunu mümkün kılar. Bireysel düzlem...
Toplumsal Tarih Sayı: 361 İçindekiler Cumhuriyet Basınında Yüz Yıl Önce Bu Ay - Hazırlayan: Emel Seyhan Metropolis Antik Kenti ve Kazı Çalışmaları Hakkında - Metropolis Kazı Ekibi Türkiye’de Tarih Lisans Programları: Üniversiteler - Öğretim Üyeleri - Öğrenciler - Ekrem Yener Tarih Vakfı'ndan Haberler Duygular Tarihi: Yeni ve Eski Bir Alan - Dosya Editörü: ŞEYMA AFACAN Rob Boddice ile Duyguların Tarihi : DERYA GÜRSES TARBUCK Bir Duygusal Tepki Olarak Hayret ve Erken Modern Osmanlı İstanbul’unun Harikaları - IDO BEN-AMİ Artık Rahime’nin Öfkesi de Tarihin Konusu - NİL TEKGÜL Kanunsuzlar ve Canavarlar: Seyahâtname’de Korku Anlatıları -GÖRKEM ÖZ...
Hayattaki yegâne üstünlüğüm, Türk doğmaktır! Muhterem milletime şunu tavsiye ederim ki; sinesinde yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki, vicdanındaki cevher-i asliyi çok iyi tahlil etmek dikkatinden bir an feragat etmesin". "Biz doğrudan doğruya milletseveriz ve Türk milliyetçisiyiz. Cumhuriyetimizin dayanağı Türk topluluğudur. Bu topluluğun fertleri ne kadar Türk kültürüyle dolu olursa, o topluluğa dayanan cumhuriyet de o kadar kuvvetli olur." ?Ne mutlu Türk'üm diyene" M. Kemal Atatürk Dedelerimiz, ninelerimiz Osmanlı vatandaşı idi. Mustafa Kemal Atatürk bir Osmanlı paşası idi. Biz onların canları pahasına kurtard...
II. Abdülhamid döneminde ilköğretimden yükseköğretime kadar eğitim alanında pek çok adım atılmıştır. Bu adımlar atılırken eğitimin toplumsal hayattaki önemi göz önünde tutularak belirli konularda hassasiyet gösterilmiştir. Hassasiyet gösterilen konulardan biri de "ahlâk"tır. Bu bağlamda ahlâk derslerinin müfredattaki ağırlığı artırılmış ve ders kitapları hazırlanmıştır. İşte bu kitapta II. Abdülhamid döneminde ilköğretimdeki ahlâk eğitimi ve ibtidaî mekteplerin ahlâk derslerinde okutulan "Rehnümâ-yı Ahlâk" adlı ders kitabı ele alınmıştır. Ayrıca "Rehnümâ-yı Ahlâk"ın kritiği yapılarak, aslı ve transkripsiyonu birlikte verilmiştir. Böylece okuyucu, II. Abdülhamid dönemindeki bir ders kitabıyla doğrudan karşı karşıya gelerek dönemin eğitim politikaları ve ahlâk anlayışını okuyup, sade bir Türkçe olması hasebiyle de rahatlıkla anlayabilecektir. Yine bu kitap, akademik tarih araştırmaları açısından kaynak teşkil edeceği gibi eğitimciler için öğretim materyali olarak değerlendirilebilecektir.
Bodrum’un bir öz çocuğu olarak, hatıralarımı yaşadıklarımı yazmayı kafama koyduktan sonra, masalların başlangıcında söylenen “Bir varmış, bir yokmuş” cümlesinin kafamın ve hafızamın içerisine yüklediği ilhamla, binbir hatıralar silsilesini kaleme alarak Bodrum’un doğal bir cennet olduğu o yıllara dönmeyi, o güzel anılara dalıp içinde haşrolmayı karşı konulamaz bir hevesle arzu ettim. Çünkü artık çok uzak kaldığımız o güzel hasletlerden, örf ve adetlerden, o güzel insanlardan, o güzel doğadan ayrı kalmak vaktiyle yaşanmış o güzel hayatı, hayalimde de olsa yeniden yaşama arzusu bende karşı konulamaz bir tutku oldu.