You may have to Search all our reviewed books and magazines, click the sign up button below to create a free account.
Prof. Dr. Arif ÜNAL, 01.04.1953 tarihinde (nüfus kâğıdında böyle yazılsa da gerçekte 04.02.1953 tarihinde), Konya’ya bağlı Bozkır ilçesinin Armutlu Köyü’nde dünyaya gelmiştir. 12 kardeşi olan Arif Ünal, ailesinin 6. çocuğudur. 02.11.1980 tarihinde Nursel Hanım’la dünya evine giren Ünal, ikisi erkek biri kız olmak üzere üç evlat ve dört torun sahibidir. 30 yıllık evli olan çiftin ilk çocuğu ve ailenin büyük oğlu olan Salih Ünal, evli olup iki çocuk sahibidir ve Pendik Belediyesi bünyesinde Avukatlık mesleğini yapmaktadır. Ünal’ın kızı Gülsüm Ünal, öğretmenlik mezunu olup, evli ve iki çocuk sahibidir. Ailenin en küçüğü Rıfkı ...
Literatur schreitet im Allgemeinen über die eigenkulturellen und eigensprachlichen, bzw. die literarischen Grenzen hinweg und lebt in anderen kulturellen Topografien weiter. Die Rezeption deutschsprachiger Literatur in der Türkei ist ein wichtiges historisches Beispiel für diese Grenzüberschreitung und die Genese der Literatur in einer fremden Sprache. Die unter dem Titel "Rezeption deutschsprachiger Literatur in der Türkei" herausgegebenen beiden Bände beabsichtigen, die Reflexion über deutsche Literatur in der Türkei voranzubringen und auf Rezeptionsvoraussetzungen und Leseinteressen der türkischen Germanistik aufmerksam zu machen und somit zum Wissen über die Geschichte der deut...
Literatur schreitet im Allgemeinen über die eigenkulturellen und eigensprachlichen, bzw. die literarischen Grenzen hinweg und lebt in anderen kulturellen Topografien weiter. Die Rezeption deutschsprachiger Literatur in der Türkei ist ein wichtiges historisches Beispiel für diese Grenzüberschreitung und die Genese der Literatur in einer fremden Sprache. Die unter dem Titel "Rezeption deutschsprachiger Literatur in der Türkei" herausgegebenen beiden Bände beabsichtigen, die Reflexion über deutsche Literatur in der Türkei voranzubringen und auf Rezeptionsvoraussetzungen und Leseinteressen der türkischen Germanistik aufmerksam zu machen und somit zum Wissen über die Geschichte der deut...
Dil sonradan öğrenilen bir iletişim aracı olduğu gibi duygu, düşün- ce ve isteklerin özgürce aktarılma biçimi olarak bilinmektedir. Yazar ve şairler dili kullanarak duygu ve düşüncelerini kendi örf, gelenek ve inançları doğrultusunda kaleme alarak yapıtlar ortaya koymuş- lardır. Mutluluğun, hüznün, öfkenin isyanın, kabulün, şükrün ve daha nice temaların barındırıldığı eserler, dünyaca tanınmış simalar tarafından edebi- yat camiasına kazandırılmıştır. Çalışmamızda Doğu ve Batı edebiyatının bilinen şahsiyetlerinin eserle- ri, saygıdeğer hocalarımız ve araştırmacılar tarafından ele alınmak suretiyle incelenerek bir çatı altı...
Ağıtlar Aczin Değil Hatırlamanın Belgeleridir Edebiyat yaraların hüzünlü şarkılarıdır. Hiçbir büyük eser yoktur ki kökleri acının sert kayalarına dayanmasın. Hiçbir büyük yazar yoktur ki keder uçurumlarından seslenmesin insana. Sözün bittiği yerde başlar çünkü söz. Öyle bir an gelir ki insan yeni bir dille konuşmaya başlamasa kahrından çatlar. “Yazmasam deli olacaktım,”ın anlamını artist fantezisinde değil burada aramamız gerekiyor. Her gün yeni bir musibetle sarsılan İslam coğrafyasında söz bitti. Bir üst dille konuşamazsak delirebiliriz. Ağıtlar ve mersiyeler bunun için var. Bir durum tespitidir her şeyden önce ağıtlar. Başı...
A middle-aged psychoanalyst takes stock of his overcrowded past and reluctantly confronts his many demons, in the latest from Kureishi.