You may have to Search all our reviewed books and magazines, click the sign up button below to create a free account.
The Migration Conference 2017 hosted by Harokopio University, Athens from 23 to 26 August. The 5th conference in our series, the 2017 Conference was probably the largest scholarly gathering on migration with a global scope. Human mobility, border management, integration and security, diversity and minorities as well as spatial patterns, identity and economic implications have dominated the public agenda and gave an extra impetus for the study of movers and non-movers over the last decade or so. Throughout the program of the Migration Conference you will find various key thematic areas are covered in about 400 presentations by about 400 colleagues coming from all around the world from Australia to Canada, China to Mexico, South Africa to Finland. We are also proud to bring you opportunities to meet with some of the leading scholars in the field. Our line of keynote speakers include Saskia Sassen, Oded Stark, Giuseppe Sciortino, Neli Esipova, and Yüksel Pazarkaya.
This book is the largest referral for Turkish companies.
Münazara, hem ilmî bir disiplin hem de edebî bir tür olarak ele alınan birkaç alandan biridir. İlmî açıdan mantığın ilgi alanına giren münazarayı, edebî olarak da anlatı türünün içine yerleştirmek mümkündür. Her iki disiplinde de ortak denebilecek bir yaklaşımın olduğu görülür. Hatta mantık kitaplarında teorik olarak ele alınan münazaranın edebi eserlerde pratiğe döküldüğü söylenebilir. Bu çalışma, Münâzarât-ı Ahâlī-yi Memleket-i İnsânî adlı münazara türünde üretilmiş bir metnin inceleme, metin ve tıpkıbasımından oluşmaktadır. Eserin iki önemli özelliği üzerinde durmayı hak etmektedir. Bunlardan ilki, eserin “aşk-akıl” çatışması üzerine kurgulanmış olmasıdır. Diğeri ise eserin çeviri olmasıdır. Eser, Sainüddin Türke Tagmedullah’ın Münâzarâ-yı Hams veya Münâzarâ-i Akl u Işk adındaki Farsça eserinin tercümesidir. Bu bağlamda eser, hem yazıldığı dönemin düşünce dünyasına hem de tercüme metotlarına dair kaynaklık etme potansiyeline sahiptir. Bu ve benzeri eserler üzerine yapılacak kapsamlı çalışmalar ile her iki alana dair bilgiler netlik kazanacaktır.
Please download the TPLondon catalogue for the books and journals we publish dated March 2020. Transnational Press London is committed to enabling authors to reach a wider audience by offering books at affordable prices. You may want to inspect the bookstore at tplondon.com too.
Saygı, sözlükte değeri, üstünlüğü, yaşlılığı, yararlılığı, kutsallığı dolayısıyla bir kimseye veya bir şeye karşı sevgi ile çekinme karışımı bir bağlılık ve takdir duygusuna dayalı olarak dikkatli, özenli ve ölçülü davranma durumu, hürmet, ihtiram, başkalarını rahatsız etmekten çekinme duygusu gibi manalara gelir. Saygı kavramının, saymak kelimesiyle de alakası vardır. Saygı bazen bir duruş, bazen bir nezaket, bazen de haddini bilmektir. Kişinin, bir taraftan kendini, başkalarının yanındaki konumunu, statüsünü, onlara karşı nasıl bir tavır ve davranış sergileyeceğini bilmesi, toplum içinde kendi hak ve görevlerini gözetmesi; diğer taraftan da başkalarının hak ve özgürlüklerine riayet etmesi, onlara karşı nasıl bir tutum ve davranış içinde olması gerektiğini bilmesidir. Bu saygı bilincini taşıyan birey ise dengeli bir kişilik kazanarak fert ve toplum ilişkilerini de dengeye oturtmaya muvaffak olacaktır.
60. Doğum Yılı Münasebetiyle M. A. Yekta Saraç Armağanı, üstlendiği vazifelerle İstanbul Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’ne ve ülkemiz yükseköğretimine uzun yıllar hizmet etmiş kıymetli hocamız Prof. Dr. M. A. Yekta Saraç’a naçiz bir armağan sunma fikir ve niyetinin meyvesidir. İstanbul Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde Eski Türk Edebiyatı kürsüsünde birçok öğrenci yetiştiren ve Klasik Türk Edebiyatı alanında başta belagat olmak üzere farklı konularda kaynak değerinde kitaplar ve makaleler kaleme alan Prof. Dr. M. A. Yekta Saraç, Yükseköğretim Kurulu’nda üyelik, başkan vekilliği ve başkanlık görevleri...
1842 yılında Tebriz’de doğan şair Necef’te, Kahire’de eğitim görmüş, şiirlerinde Feyzi, Süruş ve Şirzat mahlaslarını kullanmıştır. Uzun süre öğretmenlik yaptığından Muallim Feyzi adıyla tanınmıştır. Elimizde bulunan bu çalışma şairin İmam Hüseyin’le ve Kerbelâ olayıyla ile ilgili mersiyelerinden oluşmaktadır. Şairin 1872 yılında yayımlanan Mâtem-nâme adlı eseriyle, 1896 yılında yayımlanan Mersiye (Vâveylâ) adlı eserini içine almaktadır. Mâtem-nâme’de kayıtlı bulunan 7 adet mersiye şiirlerin birinci bölümünü, Vâveylâ’da bulunan 12 mersiye şiirlerin ikinci bölümünü, Ali Rıza Öge’nin Bektaşi Şiirleri Antolojisi adlı yazma eserinde kayıtlı bulunan iki mersiyesiyle, Son Asır Türk Şairleri’nde kayıtlı bulunan 1 gazeli, Ek Mersiyeler adıyla üçüncü bölümünü oluşturdu. Mâtem-nâme ile Vâveylâ’nın orijinali tıpkı basım olarak eserin sonuna eklendi. Son yüzyılın en usta mersiye yazarı Muallim Feyzi’ nin, Mâtem-nâme ve Vâveylâ adıyla yayımladığımız çalışması Cemil Çiftçi tarafından hazırlandı.
Osmanlı’nın gündelik hayatı, sosyal yapısı, toplum gelenekleri, inançları, ordu ve askerliği, güzel sanatları, antropolojisinin yanı sıra şiir ve edebiyatına dair her şey... Bu kitap günümüz insanının Fuzûlî, Bâkî, Nedîm gibi şairlerin eserlerini kolayca okuyup anlayabilmesi amacıyla hazırlandı. Bu şiiri vücuda getiren 650 civarında dîvân ve mesnevînin yaklaşık 2.000.000 beyti taranıp eski edebiyatın nirengi noktaları madde başları haline getirilerek zengin örneklerle izah edildi. Osmanlı Şiiri Kılavuzu’ndaki madde başlıkları, bugün yanlış bir adlandırmayla daha çok “Divan Şiiri” diye bilinen edebiyatın temel kavramlarını ör...
İslâm medeniyetinin kurucu unsurlarından biri olan hadisler, Müslüman toplumun sadece dinî hayatını şekillendirmekle kalmamış aynı zamanda edebî metinleri de etkilemiştir. Bu doğrultuda Hz. Peygamber’in şefaatine ulaşma düşüncesiyle telif veya tercüme yoluyla hazırlanan kırk hadis geleneğinin bir neticesi olarak rivayetler, iktibas sanatıyla şiirin içinde ya doğrudan kullanılmış ya da rivayetlerin tercümeleri nazma çekilmiştir. Osmanlı döneminde özellikle iletişimin odak noktasında bulunan şairler, farklı türlerde ortaya koydukları çalışmalara ilave olarak kırk, yüz ve bin hadisler şeklinde manzumeler de inşa etmişlerdir. Böylece Türk-İ...