You may have to Search all our reviewed books and magazines, click the sign up button below to create a free account.
In The Battle for Central Europe specialists in sixteenth-century Ottoman, Habsburg and Hungarian history provide the most comprehensive picture possible of a battle that determined the fate of Central Europe for centuries. Not only the siege and the death of its main protagonists are discussed, but also the wider context of the imperial rivalry and the empire buildings of the competing great powers of that age. Contributors include Gábor Ágoston, János B. Szabó, Zsuzsa Barbarics-Hermanik, Günhan Börekçi, Feridun M. Emecen, Alfredo Alvar Ezquerra, István Fazekas, Pál Fodor, Klára Hegyi, Colin Imber, Damir Karbić, József Kelenik, Zoltán Korpás, Tijana Krstić, Nenad Moačanin, Gülru Neci̇poğlu, Erol Özvar, Géza Pálffy, Norbert Pap, Peter Rauscher, Claudia Römer, Arno Strohmeyer, Zeynep Tarım, James D. Tracy, Gábor Tüskés, Szabolcs Varga, Nicolas Vatin.
The first International Ottoman Studies Congress (OSARK) took place in Sakarya, Turkey, from October 14-17, 2015. The OSARK 2018 was held in Tirana, Albania, from October 17-20. We would like to inform you that the third OSARK will be held in Istanbul, Turkey, from September 7-9, 2022, at Istanbul Medeniyet University. ----- İlki 14-17 Ekim 2015 tarihleri arasında Sakarya'da düzenlenen Uluslararası Osmanlı Araştırmaları Kongresi'nin (OSARK) ikincisi 17-20 Ekim 2018 tarihleri arasında Arnavutluk'un Tiran şehrinde icra edilmişti. Kongrenin üçüncüsü ise 7-9 Eylül 2022 tarihinde İstanbul Medeniyet Üniversitesi tarafından düzenlenecektir.
Eski zamanlardan beri hayvansal, bitkisel ve mineral kökenli devaları tanımak; özelliklerini, kullanım miktarlarını, yan etkilerini ve bu etkileri ortadan kaldırmak için alınacak tedbirleri bilmek tıpla uğraşan herkes için önemli olmuştur. Bu sebeple diğer bütün tıp gelenekleri içinde olduğu gibi Osmanlı tıp külliyatı içinde de devaları tanıtan eserler önemli bir yere sahiptir. Hekimbaşı Sakızlı İsa Efendi tarafından 17. yüzyılda kaleme alınmış olan Nizâmü’l-Edviye, tıpta kullanılan “müfred deva”ları tanıtan bir “müfredât” kitabıdır. Nizâmü’l-Edviye gerek hacmi gerekse kullandığı kaynak çeşitliliği bakımından müfredâ...
60. Doğum Yılı Münasebetiyle M. A. Yekta Saraç Armağanı, üstlendiği vazifelerle İstanbul Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’ne ve ülkemiz yükseköğretimine uzun yıllar hizmet etmiş kıymetli hocamız Prof. Dr. M. A. Yekta Saraç’a naçiz bir armağan sunma fikir ve niyetinin meyvesidir. İstanbul Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde Eski Türk Edebiyatı kürsüsünde birçok öğrenci yetiştiren ve Klasik Türk Edebiyatı alanında başta belagat olmak üzere farklı konularda kaynak değerinde kitaplar ve makaleler kaleme alan Prof. Dr. M. A. Yekta Saraç, Yükseköğretim Kurulu’nda üyelik, başkan vekilliği ve başkanlık görevleri...
Osmanlı araştırmalarına münhasır, altı ayda bir (Nisan ve Ekim) neşredilen, açık erişimli, çift kör hakem sistemli akademik dergi. Double-blind peer-reviewed open access academic journal published semiannually (April and October) in the fields of Ottoman Studies.
Münazara, hem ilmî bir disiplin hem de edebî bir tür olarak ele alınan birkaç alandan biridir. İlmî açıdan mantığın ilgi alanına giren münazarayı, edebî olarak da anlatı türünün içine yerleştirmek mümkündür. Her iki disiplinde de ortak denebilecek bir yaklaşımın olduğu görülür. Hatta mantık kitaplarında teorik olarak ele alınan münazaranın edebi eserlerde pratiğe döküldüğü söylenebilir. Bu çalışma, Münâzarât-ı Ahâlī-yi Memleket-i İnsânî adlı münazara türünde üretilmiş bir metnin inceleme, metin ve tıpkıbasımından oluşmaktadır. Eserin iki önemli özelliği üzerinde durmayı hak etmektedir. Bunlardan ilki, eserin “aşk-akıl” çatışması üzerine kurgulanmış olmasıdır. Diğeri ise eserin çeviri olmasıdır. Eser, Sainüddin Türke Tagmedullah’ın Münâzarâ-yı Hams veya Münâzarâ-i Akl u Işk adındaki Farsça eserinin tercümesidir. Bu bağlamda eser, hem yazıldığı dönemin düşünce dünyasına hem de tercüme metotlarına dair kaynaklık etme potansiyeline sahiptir. Bu ve benzeri eserler üzerine yapılacak kapsamlı çalışmalar ile her iki alana dair bilgiler netlik kazanacaktır.
Gülşenilik, Halvetiliğin Ruşeniyye kolundan türeyen ve temelleri İbrahim Gülşeni tarafından Mısır / Kahire Babüzüveyle'deki tekkede atılan bir tarikattır. Gülşenilik, Osmanlı şairlerinin en çok itibar ve intisap ettiği tarikatlardan biri olmasıyla tasavvuf şiiri açısından önemli bir yere sahiptir. Gülşeni şairlerin meydana getirdikleri eserleri dini edebiyat bakış açısıyla ele alarak bu tarikatın edebi birikimini bir bütün olarak değerlendirmenin amaçlandığı bu kitapta Gülşeniyye tarikatı hakkında genel ve öz bir malumat verildi, Gülşeniliğin etklili olduğu 16. - 20. yüzyıllar arasında manzum eser veren şairler ve bu şairlerin Türk edebiyatına kazandırdığı edebi birikim ortaya kondu. Gülşeni şairlerce yazılmış manzum eserler dil, üslup, vezin, nazım şekilleri, nazım türleri gibi edebi yönlerden ve eserlerdeki dini-tasavvufi kavramlar üzerinden incelendi.
Üniversitelerin temel görevlerinden biri, araştırma yaparak bilgi üretmek ve bunu topluma sunmaktır. Çeşitli yollarla bilgi üretimine katkı sağlayan üniversitelerin bu husustaki çalışmalarından biri de şüphesiz lisansüstü tezlerdir. Üniversitelerde yaptırılan lisansüstü tez çalışmaları, bu kurumlarda üretilen bilimsel bilginin somut meyveleridir. Bu bakımdan lisansüstü tezler büyük önem arz eder. Özellikle doktora tezleri belli bir alanda uzmanlaşmanın beratı sayıldığı için ayrı bir değere sahiptir. Çünkü doktora tezleri alanın genel görünümünü yansıtır. Herhangi bir alanda yapılmış doktora tezleri, o alanda hangi konulara değer v...
UNESCO'nun, Hoca Ahmed Yesevî Hazretleri'nin vefatının 850. yıldönümü nedeniyle 2016-2017 yılını Ahmed Yesevî Yılı ilan etmesiyle birlikte yıl boyunca çeşitli sempozyumlar ve etkinlikler düzenlendi. Karar kapsamında yapılan bu sempozyum ve etkinliklerin büyük çoğunluğu Ahmed Yesevî Hazretleri heterodoks muydu, değil miydi; efsane miydi gerçek miydi demekten öteye geçemese de UNESCO'nun aldığı bu tür kararlar, hem hâfızaları diri tutması açısından çok önemli hem de güzel çalışmaların yapılmasına vesile oluyor. Ülkemizin saygın dergilerinden biri olan Keşkül Dergisi de yeni sayısını Ahmed Yesevî Hazretleri ve müessisi olduğu Yeseviyye'...
A riveting investigation into how a restive region of China became the site of a nightmare Orwellian social experiment—the definitive police state—and the global technology giants that made it possible Blocked from facts and truth, under constant surveillance, surrounded by a hostile alien police force: Xinjiang’s Uyghur population has become cursed, oppressed, outcast. Most citizens cannot discern between enemy and friend. Social trust has been destroyed systematically. Friends betray each other, bosses snitch on employees, teachers expose their students, and children turn on their parents. Everyone is dependent on a government that nonetheless treats them with suspicion and contempt. Welcome to the Perfect Police State. Using the haunting story of one young woman’s attempt to escape the vicious technological dystopia, his own reporting from Xinjiang, and extensive firsthand testimony from exiles, Geoffrey Cain reveals the extraordinary intrusiveness and power of the tech surveillance giants and the chilling implications for all our futures.