You may have to Search all our reviewed books and magazines, click the sign up button below to create a free account.
BÖLÜM BÖLÜM YAZARI 1. KELÂM ile TASAVVUF ARASINDAKİ METODOLOJİK FARKLILIKLAR Ruhullah ÖZ 2. SUFİLERİN KELÂMA YÖNELİK ELEŞTİRİLERİ Mehmet ÖZEL 3. KELÂMCILARIN SUFiYYEYE YÖNELİK ELEŞTİRİLERİ Âdem ERYİĞİT 4. KELÂM İLE TASAVVUF ARASINDAKİ EPİSTEMOLOJİK İHTİLAFLAR Mehmet TAŞDELEN 5. SUFİ MARİFET ANLAYIŞINDAKİ İSTİDLAL ELEŞTİRİSİ Recep ARDOĞAN 6. VAHİY – İLHAM İLİŞKİSİ Yasin ULUTAŞ 7. KELÂM ilE TASAVVUF AÇISINDAN NÜBÜVVET-VELÂYET İLİŞKİSİ Furat AKDEMİR 8. SUFÎ VELÂYET ANLAYIŞININ KELÂMA ETKİLERİ Mikail DUMLU 9. KERAMET - MUCİZE İLİŞKİSİ (Ortak Noktalar ve Farklılıklar) Mehmet Salih GEÇİT 10. KELÂM AÇISINDAN SUFÎ HATM-İ VELÂYET TEORİSİ Selim GÜLVERDİ
Yöntem, usûldür. Usûl olmazsa maksada ulaşmak mümkün olmaz. Usûl bu anlamda, bir hazineyi açan anahtar ve kilit gibidir. Cismi küçük olmakla birlikte, hazine açılmaz ise içindeki kıymetli metalara ulaşıp onlardan istifade etmek mümkün olmaz. İlimle malumatı ayıran da bilgilerden sistemli bir neticeye ulaştıracak bir yolun seçilmesidir. İslami ilimlerin her birinin kendine ait bir yöntemi, o ilimden istifade etme yolu vardır. Kur’an’da Hz. Peygambere dinin açıklayıcısı ve uygulamada örnek teşkil etme rolü verilmiş olması, O’na uymanın Allah’a itaatle eşdeğer sayılmasını ifade eden ayetler, hadisleri ve Peygamberin takrirlerini, dini hayatı...
İnsanoğlu, düşünen, ilkeler edinen ve inanan bir varlıktır. O, kişilik ve karakterine inandığı ilkelerle yön verir, bu ilkelerle bir yaşam tarzı kurar ve tutarlı bir kişilik sahibi olur. Ancak insanın bu süreçte, doğruya ve iyiye ulaşabilmesi için öncelikle doğru kavramlarla düşünmeli ve hakikati kavramalıdır. Farklı inançlar karşısında bir yol ayrımında olduğunda, farklılıkları fark edebilmeli ve karşılaştırma yapabilmelidir. Hareket noktası oluşturan ve düşünceye yön veren esasları tanımalı; ilkeler üzerinden ilerlemelidir. İlkeleri birer ölçüt alarak düşünmeli, doğruyu ve yanlışı ilkelere göre saptamalıdır. Aksi hâlde bi...
“Şiddetli ve aşırı sevgi; bir kimsenin kendisini tamamen sevdiğine adaması, sevgilisinden başkasını görmeyecek kadar ona düşkün olması” anlamına gelen aşk, bir kişi ya da bir nesneye tutkuyla yönelişi ve sevmeyi belirten bir kelimedir. Sarmaşık anlamına gelen aşaka’dan türetildiği kabul edilir. Bunun nedeni tıpkı sarmaşığın kuşattığı ağacın suyunu emmesi, onu soldurup zayıflatması ve bazen de kurutmasında olduğu gibi aşırı sevginin de âşığın ilgisini mâşukundan başkasından kesmesi, onu sarartıp soldurması ve hatta öldürmesidir. İnsan dünyasıyla ilgilenen, teorik ve pratik açıdan insanı anlamaya yönelen hiçbir akım ve bil...
Bingöl dağlarının Erzurum’a bakan yamaçlarından çıkan çok sayıda kaynak sularının birleşmesi ile oluşan Aras nehri; Türkiye’de Erzurum, Kars ve Iğdır’dan geçerek Türkiye-İran ve Azerbaycan sınırının birleştiği noktadan sonra İran-Azerbaycan sınırını meydana getirmekte, Azerbaycan’ın Saatlı ve Sabirabad illerindeki Sukavuşan denilen bölgede Kura nehri ile birleşerek Hazar Denizi’ne kadar ulaşmaktadır. Dolayısıyla Aras Havzası çok geniş bir havza olup Türkiye’de; Erzurum, Ardahan, Kars, Ağrı, Iğdır; İran’da Urmiye, Tebriz, Erdebil, Gilan, Mazenderan, Gülistan, Gürgan, Parsabad, Lahican ve Sari; Azerbaycanda ise Nahçıvan, Horadi...
Görüşlerini incelediğimiz kelâmcılar, mensup oldukları dinlerinin gereği olarak aslı itibariyle mucizenin imkânı ve vukuu hususunda bir tereddüt izhar etmemişler, ancak kimi mucizelerin sıhhati ve algılanması gerektiği şekil noktasında doğal olarak farklı birtakım tavırlar geliştirmişlerdir. Yaşadıkları çağın etkisini hisseden bu zevâtın karşı karşıya kaldıkları duruma verdikleri tepki elbette birbirinin aynı olmamıştır. İslâm’ın daha güçlü bir şekilde anlatılması derdinde birleşen bu şahsiyetler, kurtuluş reçetesi olarak sundukları fikirlerinde farklı mütalaalar yürütmüşlerdir. Kelâmcılarımızın muhafazakâr veya modernist seçmiş oldukları yol itibariyle birbirlerinden ayrılmaları, mutlak bir surette farklı bir gaye peşinde koşmalarını gerektirmediği için İslâmî temel ilkeleri zedelemediği müddetçe bu yaklaşımları bir zenginlik olarak değerlendirmek ve onlardan istifade etmek en uygun yol olarak gözükmektedir.
Cenab-ı Hak Kur’an-i Kerimde dil ile ilgili; “O’nun (varlık) delillerinden biri de dillerinizin değişik olmasıdır (ihtilafu elsinetikum). Şüphesiz bunda bilenler için (alınacak) dersler vardır.” (Rum, 22) Dil, duygu ve düşüncemizi karşı tarafa iletmede en etkili araçlardandır. Dilin ana temellerini sözcükler ve cümleler oluşturmaktadır. Dil insanlar arası iletişimi sağlayan bir duyu organıdır. İnsanlar, dil sayesinde konuşur, anlaşır, derdini anlatır, duygularını ifade eder ve iletişim kurarlar. Din ise, insanların dünya ve ahiret mutluluğunu sağlayan, Allah tarafından vaaz edilen (İslami açıdan), ilahi kurallar bütünüdür. İnsanlar ina...
Din, insanın bilgi, fikir ve duygu evreninin şekillenmesine katkıda bulunur. Onun varlığı, insanı ve hayatı yeniden anlamlandırmasına; bilgi ve bilinç dünyasının, karakterinin ve kimliğinin oluşmasına ve olgunlaşmasına yardım eder. Kelam ilmi de İslam Dini'nin ontoloji, kozmoloji, epistemoloji, aksiyoloji gibi çeşitli alanlarda bakış açısını, temel ilkelerini, ideallerini ve öğretilerini ortaya koyar. Doğru bir inanca sahip olması için insanı bilgilendirir, ona yol ve yöntem gösterir. Varlık ve oluşa, hayata ve insana, topluma, ahlak ve siyasete, insanî faaliyetlere ve onun medeniyet yolculuğuna ilişkin okumalarında insana doğru bir hareket noktas...