You may have to Search all our reviewed books and magazines, click the sign up button below to create a free account.
Milk processing is one of the most ancient food technologies, dating back to around 6000 B.C. A huge number of milk products have been developed worldwide, representing a spectacular example of biodiversity and a priceless cultural heritage. After millennia of unanimous appreciation as a pillar of human nutrition, a series of questions about the desirability of their wide consumption have been raised. In the light of the growing threat deriving mostly from the spread of veganism and health consciousness, improving milk prcoessing safety and dairy nutritional characteristics, as well as deepening their functional characteristics, are of a primary exigency. This Special Issue contains several articles focusing on this hot topic, all of which add knowledge to the field and supply interesting ideas for developing new products and processes.
As the outcome of the 7th International Congress, the papers in this Volume cover a wide range of topics related to the main theme of the conference, titled “Current Debates in Social Sciences”, and basically focus on labor economics and industrial relations. In this context, the articles in the book draw attention to the different aspects of labor markets such as migration, agricultural workers, child workers, cooperatives, seafarers, poverty, social assistance, social dialogue, emotional labor, labor and discipline, pensions, and ethical leadership. Both theoretical and empirical papers deal with the issues regarding labor market of Turkey. We believe that these papers will contribute to the development of debates in labor economics and industrial relations and encourage interdisciplinary approaches.
Senin hiç ağacın oldu mu? Kendin ektiğin, kendin suladığın, ilk yapraklarını sevinçle karşıladığın bir ağacın... Benim oldu. En iyi arkadaşımdı Telli Kavak, hâlâ da öyle. Hep konuşurdum onunla; dertlerimi, öğrendiklerimi, sevdiklerimi anlatırdım. Sert rüzgârlara dayanması, güneşe uzanabilmesi için cesaretlendirirdim onu. O da konuşurdu benimle. Bazen yapraklarını hışırdatarak, bazen de rüzgârda salınarak... Ondan hiç ayrılmayacağımı sanırdım. Sonra öyle bir şey oldu ki "sevginin uzağı yakın, engelleri yok ettiğini" öğrendim. "Sakın korkma. Yanındayım ben. Bu karayel bir süre sonra dinecek. Yine güneş doğacak... ...Yine dimdik duracaksın. Yine dağları, tepeleri göreceksin. Yine kuşlar konacak incecik dallarına." Hamdullah Köseoğlu'nun kaleminden Elif ile Telli Kavak'ın sevgi ve içtenlikle büyüyen dostluk hikâyesi...
None
This practical book provides explicit instructions for teaching sentence-level skills to students who have difficulties in this area. The author explains the key role of sentence combining in the writing process and presents effective techniques for instruction and assessment. Numerous sample lessons, practice activities, planning tips, and grammatical pointers make it easy for teachers to incorporate sentence combining and construction into the writing curriculum at all grade levels (2-12). Accessible and engaging, the book helps teachers and students experiment with different ways to arrange thoughts and produce meaningful written work.
Bir ülkenin kendi sağlık sistemini diğer ülkeler ile karşılaştırmasının uluslararası veri ve bilgilerin paylaşılması, yenilik ve gelişmelerden haberdar olma ve gerektiğinde tedbirler alma gibi birtakım avantajlar sağlayacağı açıktır. Ayrıca dünyadaki diğer ülkelerin sağlık sistemleri hakkında bilgi sahibi olması ve kendi sağlık sistemi ile kıyaslaması, performanslarını değerlendirmesi, o ülkenin; sağlık politikalarını daha çağdaş bir biçimde belirlemesini ve uygulamasını da sağlayacaktır. 82 ülkenin sağlık sistemlerini inceleyen bu kitap, 41 farklı üniversiteden toplam 71 akademisyen tarafından hazırlanmıştır. Ülkelerin sağlık ...
Ağlamak yalnızca gözlerden akan yaşla açıklanabilecek bir duygu değildir. İnsanlar ağlamayı acizlik görürler ancak ağlamak asaletin ta kendisidir. Öncesinde yüreğin sıkıştığı, dilin tutulduğu, kalbin paramparça olduğu ve aklın gölgelendiği anlar vardır ki bunların akabinde tıpkı bir yanardağ gibi patlayan gözlerden usul usul yaşlar dökülmeye başlar. Gözyaşları bir duruma karşı koyuşun, haykırışın ya da çaresiz bir başkaldırının sembolüdür. Elden bir şey gelmeyişin, devasızlığın ve yakınışın ifadesi. Biz yalnızca gözden yanaklara doğru süzülen yaşları görürüz ama bu perdenin arkasında türlü acılar, ciğer sızlatan...